Murat Bölükbaşı yazdı…
27 Haziran 2024 tarihinde yapılacak olan Türkiye Futbol Antrenörleri Derneği (TÜFAD) Ankara Şube Başkanlığı’na aday oldum. Yaklaşık iki ay süren çalışmalarımda çok zorlu bir seçim çalışmaları sürecinde engellerle karşılaştım. İlk önce şube başkanlığı makamına sözlü olarak aday olduğumu ilan ettim. Seçim çalışmaları yapabilmek adına güncellenmiş hazirun listelerinin tarafıma verilmesini talep ettim. Tabii ki bu talebim karşılanmadı. Bunun üzerine İl Dernekler Masası’na dilekçeyle başvuruda bulundum. İl Dernekler Masası 6698 sayılı Kişisel Verileri Kollama Kanununun 6. Maddesi hükmü gereğince dernek listesini bana vermedi. Bunun üzerine noter kanalıyla Ankara şubesine ihtarname gönderdim. Genel kurula yönelik çalışmalarıma devam edebilmek ve anayasal güvence altında bulunan seçime katılma hakkımı kullanabilmek ve Dernek Tüzüğünün 13. Maddesi gereği seçimlere aday olarak katılabilmem için gerekli imzaları toplamam konusunda üye listesinin ivedilikle tarafıma verilmesini talep ettim. Bu talebime de yasal süresi içinde cevap verilmedi. Bundan sonraki süreçte kör bir şekilde hazirun sayısını ve imzaların geçerli antrenör imzası olup olmadığını bilmeden imza toplama çalışması yaptım.
Tüzük maddesi gereği 14 Haziran’da şube yönetim kurulu aday listelerimi şube başkanlığına ve genel merkez başkanlığına elden teslim ettim. Burada diğer şubelere yaptıkları gibi ıslak imza listelerinin tüzüğe aykırı bir şekilde şubeye ve genel merkeze teslim etmem konusundaki ısrarlı taleplere aynı şekilde direndim. Çünkü ıslak imzaları teslim ettiğimde kongreye girmeden kaybedeceğimi iyi biliyordum. Nitekim İstanbul seçimlerinde Sayın Davut Şahin’in 10 ıslak imzada TC kimlik numarası olmadığı için seçime girmesi engellendi. Ne güzel iş değil mi! Hem KVKK bahanesiyle hazirun listelerini vermiyorsunuz, hem de adaylardan aldıkları imzanın yanında üyenin TC kimlik numarasını talep ediyorsunuz. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu…
Hazirun listeleri tarafımıza verilmediği için aday yönetim kurulunu oluştururken hatalar yaptık. 27 Haziran’a ertelenen Genel Kurul öncesinde yeni liste hazırlayarak onay için genel merkeze gittim. Ancak yine Tüzüğe aykırı olarak benden ıslak imza listesi talep edildi. Genel Başkan İsmail Dilber’le yapmış olduğum telefon konuşmasında ‘’Sen genel merkeze güvenmiyor musun?’’ sorusuna muhatap oldum. Açıkçası, ‘’Başkanım; Bu soruyu niye bana soruyorsunuz! 2015 yılında yapılan Haliç Kongresinde antrenörünüzün %97 si Tüfad’a güvenmediğini ifade etti; Siz bunu bilmiyor musunuz’’ demeyi çok istedim ama nasip bu satırlaraymış…
Sayın Genel Başkan, ‘’Islak imzaların karşılaştırılarak mükerrer imzaların tesbiti ve imza hakkı olmayanların çıkarılarak temizlenmesi ve divanı bu anlamda meşgul etmemek adına şubeyle birlikte listeleri taramamızı teklif etti. Bu teklife itiraz etmeden evet dedim. Genel merkez sekreteryası, rakibimiz olan üç şube adayı ve benimle birlikte iki aday arkadaşımla çalışmaya başladık. Birçok imzayı silmek zorunda kaldık. Bir düşünün! Aday olabilmem için bana imza veren, futbolculuk döneminde oda arkadaşım olan 5 takımı Süper Lig’e taşımış Mehmet Altıparmak Hocam hazirun listesinde üye olarak görünmüyordu ve biz üstünü çizmek zorunda kalıyorduk. Tabii bunun gibi onlarca örnek… Listemiz 262’den ayıklana ayıklana 173 sayısına kadar düştü. İşte bütün film bu dakikadan sonra koptu. Bizden hazirun sayısını saklayan ve seçime giremiyorsunuz diyenler, ıslak imza sayısını tutanakla bize teslim etmeyenler, işi çatışmaya taşımaktan hiç çekinmediler. Oysa, ıslak imzalarımızı usturayla doğramalarına rağmen, kendi ifadeleri ile 1697 olan sayısının yüzde 10’unu geçmiştik. Her ne olursa olsun bizi seçime sokmamak için kurdukları tuzakları bozmak adına mücadeleye devam edecektik. Bu çalışmanın sonunda TÜFAD Ankara Şubesi’nin Derbiste kayıtlı 1460 üyesinin olduğunu tesbit ettik. Yani ifade ettikleri 1697 üye sayısInın 237 altında bir sayıyla karşılaşmıştık. Peki 237 kişi kimdi, niye hazirun sistemine girmişti. Tam bir savcılık konusuyla karşı karşıya kalmıştık. Bu bilgiyi sosyal medya ve Whatsapp üzerinden paylaştık. Seçim öncesi gece de, genel kurulun iptali için bütün dilekçelerimizi hazırladık ve hazırlıklarımızı bitirdik. Seçim günü sabahında ise seçime gireceğimiz bilgisi bize ulaştı. Hazirun listesinin Derbiste görünen sayı olduğu ifade edildi. Bizim listemizde olup üye olmadığı ifade edilen ve üstü çizilen hocalarımız, ne ilginç ki, hazirun listesinde ismini görerek yaka kartlarını aldılar. Kongre başladı. Karşı adayın listesi divana oturdu. Genel merkez, aday olabilir yazısını divana teslim ederek sürecin çabuklaşmasını sağladı. Her şey o kadar güzel gidiyordu ki, yaşadıklarımızı düşündüğümde bunun eşyanın tabiatına aykırı olduğunu düşünmeye başaladım. Kürsü konuşmamı bitirdim. Haziruna amaç ve hedeflerimiz doğrultusunda projelerimi anlattım. Halen başkan olan rakibim Atilla Yüce kürsüye çıkıp projelerimin yapılabilir olmadığını ifade eden üç cümle ettikten sonra tekrar kürsüden inip yerine oturdu. Anladım ki, ‘’sen ne anlatırsan anlat, burada şansın yok! “Benim haziruna birşey anlatmaya ve ikna etmeye ihtiyacım yok” mesajını vermişti. Arkasından sandıklar kuruldu. Vızır vızır çalışıyor, kafalarına göre ortamı hazırlıyorlardı. Divan Başkanı’nın önünde hazirun yoktu. İstiyordu ama hazirun bir türlü gelmiyordu. Bir ara aklıma oy kabinini kontrol etmek geldi. Kabine girdiğimde karşı adayın sarı renkten oluşan pusulası dururken bizim yoktu. Buna itiraz ettim. Bana oy pusulamı kendim getirmem gerektiğini, bunun benim sorunum olduğunu ifade ettiler. Oysa biz listelerimizi seçimde önce genel merkeze teslim etmiş ve seçime katılıp katılamayacağımıza dair bir bilgi verilmemişti. Seçimde rengi biçimi boyutu gibi nasıl özellikte bir pusula hazırlayacağımız ve pusulamızı kendimiz getireceğimiz bilgisi de, ne yazılı, ne de mesaj yoluyla bize iletilmemişti. Bu doğrultuda divanın da göz yumması ile tek pusulalı sözde seçim başladı. Bu seçimi oldu bittiyle sahte bir seçim haline getirmeseydiler kazanabilirmiydik; bilmiyorum..! Ama her geçen gün ülkenin geri dönülemez bir şekilde uçuruma doğru gittiğini iyi biliyorum. Ne diyelim; Tüfad Sitesinde ifade edidiği gibi, ‘’adaysızlaştırılan bir seçimde,’’ ‘’TÜFAD ANKARA Atilla Yüce ile güven tazeledi..!’’
Ne güven ama!