Murat Bölükbaşı yazdı…
ByLock müdavimi Büyükekşi temmuz ayının 18’inde yapılacak mali genel kurulunun seçimli olarak yapılacağı kararını alarak yine bugüne kadar olduğu gibi samimiyetsizliğini gösterdi. Kulüpler Birliği Başkanı Ali Koç’un önderliğinde olağanüstü seçim kararı alınması ve yeterli imzanın toplanması konusunda, başta birkaç hafta önce federasyonu istifaya davet eden Galatasaray ve Mehmet Büyükekşi’yi istemeyen, ama omurgası böyle bir dik duruşa müsade etmediği için olağanüstü kongre kararının altına imza atamayan ve futboldaki kaosun devamına bile isteye alet olan kulüp başkanları da samimiyetsizliği ile birlik olamadıklarını cümle aleme gösterdi.
18 Temmuz’da alınan kongre kararının Türk futbolu adına hayır getirmeyeceğini bilen, ama 21 bin antrenörün 27 senedir başında adeta kök salan İsmail Dilber başkanlığındaki TÜFAD’ın sayfasında paylaştığı ‘Genel kurul Türk futboluna hayırlı olsun’ mesajı da vurdumduymazlığın, bananeciliğin, samimiyetsizliğin zirvesiydi. “Rengi orjinal sarı TÜFAD konuşmuyorsa ben niye konuşayım! Türk futbolunun derdi beni mi gerdi” diye suya sabuna dokunmayan ve bu kaos ikliminde tek bir eleştiri, tek bir beyanat vermeyen anlı şanlı “Teknik traktörlerimiz” de her zaman olduğu gibi bizleri yanıltmayarak samimiyet testinde sıfır çekti.
FIFA kokartlı milli hakem Halil Umut Meler’in yumruklanması olayında bile topa giremeyen, kaçak dövüşen, başkanlığını AKP 23. dönem Milletvekili olan Abdurrahman Arıcı’nın yaptığı TFFHGD, VAR’dan gelen, ’gel şu pozisyona bir bak; TFF bu kararda seni de etkileyecek 10 kusurlu hareketten birini yapmış’ dese de, VAR’a gitme cesaretini ve samimiyetini bugüne kadar gösteremedi. Hakem olmasa oynanır, antrenör olmasa oynanır; ama topa vuracak 11 futbolcu olmazsa oynanmaz dediğimiz futbolun olmazı olan, ama bu gücün ve değerin farkında olmayan ve geleneksel sarı kart hastalığına tutulmuş, başında eski futbolcu Saffet Akyüz’ün olduğu futbolcu birliği TPFD’de, futbola olan aidiyetini inkâr edercesine topa girme cesaretini ve samimiyetini gösteremedi.
Peki bu kadar samimiyetsizin bir arada olduğu Türk futbolunda, olağanüstü seçim kararı gerçekten Türk futbolunun düzelmesi, kaostan ve ölümcül bir girdaptan çıkması adına atılmış dürüst ve samimi bir adım mı; yoksa, futbolun toplumsal etki ve gücünü ele geçirmek, siyasi ve konjonktürel iklim değişikliğinin sonuçları doğrultusunda pastadan pay almak mı? Hiç kimse kusura bakmasın! Profesyonel futbol kültürü ve endüstrisi içinde ömrümüz geçti. Maalesef futbolun gerçek emekçileri, düşünürleri olarak futbolu yönetmek şöyle dursun yanından köşesinden bile geçemedik. En basit örnekle, bugün Türk futbolunu yönetmek için ortaya çıkan üç adaya bakın, ne demek istediğimi çok daha iyi anlarsınız..! Geçmişten bugüne TFF başkan adaylığına soyunan şahısların adaylık açıklamasından başka, niye aday olduklarını, bugüne kadar içinde olup yarattıkları hangi problemi çözeceğini, Türk futboluyla ilgili nasıl bir misyon ve vizyon ortaya koyacaklarını, bu doğrultuda nasıl bir yönetim anlayışı ve kadrolarıyla çalışacaklarını anlatan bir tane vizyoner başkan adayı gördünüz mü? Göremezsiniz; Çünkü hiçbiri spor kültürünü ve sporun bir dalı olan futbolu bilmiyorlar. Bilenler ise zaten genel kurullarada delege bile yapılmıyorlar…
Kulüpler Birliği Başkanı Sayın Ali Koç’a çağrımdır. Dün Kulüpler Birliği olarak genel kurulun daha erken bir tarihe alınması için yaptığınız yazılı açıklama organizasyonla ilgili oluşması mümkün problemleri işaret ediyordu. Yani, yıkıma sebep olan asıl ve kronik sorunlar maalesef sizinde ajandanızda gözükmüyor. Eğer Türk futbolunu bu çukurdan kurtarmak konusunda samimiyseniz, öncelikle futbolun, futbol adamlarının yöneteceği bir organizasyon olması için çaba sarfedersiniz. Eğer ülkemiz ve Türk futbolu adına gerçekten samimiyseniz, alt birliklerin genel kurul delege yapısı içindeki gücünü eşitler ve karar mekanizmasında etkin görev almasıyla futbolun ağırlık merkezini oluşturan ana kolonların futbol yönetimine talip olabilecek bir yapıya kavuşmasını sağlarsınız. Lakin bunu yaparsanız futbolun yönetimi siyasetin ve yalı patronlarının oyuncağı ve hobisi olmaktan çıkar ve kısa zamanda ehliyet liyakat ve futbola olan sadakatle çalışacak usta işi yönetimlerin oluşacağı, gücü siyasetten ve bir avuç oligarktan değil; futbolun düşünen, üreten çalışkan insanlarından oluşacak yönetişim kabiliyeti yüksek bir yapının oluşabilmesi için Kulüpler Birliği başkanı olarak yapısal reform ihtiyacı ve talebini ortaya koyarsınız. Tabi gerçekten bu düzenin yıkılması ve değişmesi konusunda SAMİMİYSENİZ…
Murat Bölükbaşı hocam bu tff ne duygusal nede samimi “tamamen SİYASİ”