Nihat Genç yazdı…
‘Komploculuk’ diye baskılanan derin yapılar-ilişkiler nihayet özgürlüğüne kavuştu!
‘Derin ve gizemli ve şizofronik zihnin ürünü’ diye kulak ardı edilen ve küçümsenen yapılar gerçek imparatorluğunu inşa etti!
İşte Elon Musk Almanya iç siyasetine ve sonra İngiltere iç siyasetine alenen müdahale ediyor ve Avrupalılar hop oturup hop kalkıyor!
İşte sanal diktatörlük kurulmuş durumda, işte, 2,5 milyarlık hristiyan alemini (babtist ve metodik kiliselerin tümünü yönetimiyle) ele geçirmiş siyonist diktatörlük gerçek ve kimsecikler laf edemiyor!
Ve 2025’ün ilk günleri Amerika’da peş peşe yaşanan üç suikast sonrası anında bu iş FBI’ın işi denildi! Gizli yapılar artık gizlenemiyor!
Ükemizde FETÖ operasyonları sürerken bu iş derin Amerika’nın planı ve kumpası dediğimizde o günlerde çok yalnızdık ve bize de şizofren deli diyorlardı ve sonra FETÖ’nün derin Amerika yapısı olduğu gerçeğini herkes gördü!
İşte Amerika başkanlarının tıbbi danışmanı Anthony Fauci’nin covid salgını gibi olaylarda ilaç şirketlerini koruyup dev ilaç şirketlerinin emirlerine amade çalıştığı kendi itiraflarıyla, ortada!
Ve derin yapıların terör örgütleriyle ilişkileri artık gün gibi ortada, IŞİD ya da PKK’nın arkasında kim var artık ‘acaba’ ya da bir tartışma konusu hiç değil!
Dünyalılar sonunda komplocu gömleğini yırttı ve hiç değilse kafalar rahat etti!?
Benim gibi 80’li yıllardan sonra yoğun kitap okumaya girişmiş her aydın ve akademisyen komplocu tezlere karşı şüpheci yetişmiştir, mesela, birisi kalkıp dünyayı beş aile yönetiyor dediğinde onunla eğlenir ve güler geçer yani ciddiye hiç almazdık ancak komploculuk suçlamasının takkesi çoktan düştü, işte yeni dünya düzeninin arkasındra neo-liberal tayfa ve milli devletlere ve geleneksel kavramlara ve bilimsel gerçeklere saldırıları gün gibi açığa çıktı!
Oysa çağımızın en çok üniversitelerde okutulan-bilinen düşünce adamları komploculuğu, şizofrenik bir zihniyetle, açıklamıştı!
En başta Karl Popper, komplocu kafayı bir hastalık türü olarak yazıp çizdi ve ‘gerçeği tümüyle rededip sorumluluklarından kaçmak için komplo teorilerinin yazılıp çizildiğini’ söyleyip bizim kuşağın tüm aydınlarını baskıladı!
Tam tersine komploculuğu baskılamak ve bir hastalık türü olarak ilan etmek aydınların en büyük yanılgısı ve siyonizmin silahı çıktı!
Bir dilbilimci ve yahudi de olan dünyaca ünlü muhalif Naom Chomsky’e ne diyeceksin, komploculuğa hastalıklı zihin deyip durdu, güya muhaliflerin muhalifiydi!
Ve bir göstergebilimci olan Umberto Eco, komplonun kitabını dahi yazdı ve çok eğlendi, Foucalt Sarkacı, Tapınak Şövalyeleri, Gül Haçlılar ve Masonlar ve yanlış ve manyak teorileri en çok araştıran Eco’ydu!
Gizemli yapılar hakkında insanlığı uyardı ve çoğu teorilerin saçmalığı da doğruydu ama ‘siyonist liderler’ gibi birçok komplo türü, bir dünya gerçeği olarak ortaya çıktı!
Eco’yu çok severiz ve çok güzel lafları da vardır: ‘ulusu ve devleti kalmamış aydınlar için tek çözüm, TV’ye çıkmaktır’!
Ayrıca Umberto Eco, holdinglerin medyayı yönetmesinden rahatsızdı ve holding gazeteciliğini en çok eleştiren oydu!
Yani çok meşhur yüzlerce aydın, komploculuğu paranoyanın kökeni ilan etti, çaresizliğin son sığınağı olarak!
Bir düşünce bozukluğu ve büyük olaylar karşısında güvensizliğin tezahürü aşağılık bir hastalık, olarak!
Komploculuk, karmaşık olaylara bir anlam arayışı olarak değerlendirildi, hain düşmanların planı, bilimden akıl sağlığından uzak ilan edildi!
Şöyle denildi, kişilerin gizli koalisyonu bulunduğunu varsayıp bu kolisyon üzerine spekülasyon yapmak!
Yani komplo, zihni tutsak alan, hayali bir plan!
Çeşitleri çoktur, Hitler’in aslında ölmediği gibi, birçok uçağın açıklanamayan düşüşü gibi, birçok devlet adamının suikasti gibi, ve sonunda bir grup uluslararası seçkinin küresel hegemonyasına çıkan, iddialar!
Ama işte dünkü gün Biden on dokuz kişiye ulusal madalya verirken aralarında Soros da vardı!
Ufolar da komplocu tezlerdir, ikiz kulelere yapılan 11 eylül saldırısı da, ama, işte Jeffry Epstein denilen seks kasetçisi gerçek çıktı ve hapiste öldürüldü!
Gizli sebatayistler de ülkemizde komploculuğun ana kaynaklarından olmuştur çok ekmeğini yiyen yazar çıkmıştır!
İslamcıların en meşhur komplocuğu, Osmanlı ve Cumhuriyet’teki modernist hareketlerin yahudi-mason komplosu olduğu, şimdi tam tersi komploculukla kendileri suçlanıyor, siyonist islamcı siyonist milliyetçi oldukları için yani komplolarının tam tersi çıktı!
Ve gerçek hayatımızda komplo canlı canlı yoluna her gün devam ediyor, işte futboldaki ‘şike’ iddiaları ve ‘gizli yapı’ suçlamaları, herkesin ağzında!
Ve Muammer Aksoy ve Uğur Mumcu gibi bir dizi Cumhuriyetçi aydının öldürülüp gerçek faillerinin hiç bulunmaması!
Mesela Hrant Dink’in öldürüldüğü gün katilin arkasında Türk Bayraklı fotoğraf çektirtmek komplonun daniskasıydı ve biz, o bayrağı katilin arkasına kim astıysa katil odur dediğimizde komploculukla ve delilikle suçlanmıştık, evet, katiller, bayrağı asanlar çıktı!
Oysa komplo teorilerinin asıl besleyicisi holding medyasıdır, çünkü gerçek gazetecilik yapmazlar ve gizlilik ve derinliğe girmezler ve mesela 360 bin maden ruhsatı kimlere verildi ve hangi madenler çıkartılıyor bu ülkede kimse bilmez, al sana, holdinglerin profesyonelce örttüğü gizemli bir saha!
Alın bir komplo da benden hediye olsun, Ciner holding sadece soda külü mü, Limak sadece kömür mü, Cengiz İnşaat sadece fosfor mu ve İliç’teki Anagold sadece altın mı çıkarıyor?
Şizofrenik ve hayal ürünü birçok komplo teorisi hala yaşıyor, ancak, komploculuk suçlamasıyla baskılanan başka tür bir çok komplo türü var ki, işte an itibariyle diğer saçma sapan komplolar arasından sıyrılıp insanlığı ele geçirip büyük bir diktatörlük kurdular!
Bu devasa diktatörlüğü bilimle siyasetle sosyolojisiyle ekonomiyle yani rasyoneliteyle açıklamak mümkün değil!
Komplocu suçlama siyonizmin en büyük imha silahı oluverdi ve komplocuların tümünü birden antisemitik ve şizofren ilan ettiler!
Tıpkı FETÖ’ye karşı yazıp çizen bizlere yaptıkları gibi, onlarca yıl FETÖ, komplocu suçlamayla baskılandığı için ülkede iktidar kurdu ve ordu ve hukuku ele geçirdi!
Komplocu düşünenleri şizofren ilan edildiği için, aydınlar ve akademisyenler ve gazeteciler sömürgeci şirketlerin ve derin yapıların üstüne gidecek güveni kendilerinde bulamadı!
Halen sömürgeci şirketlerin ekranlarında ve okullarında maaşlarını alıp hayatın tadını çıkartıyorlar!
Ancak onu bunu her şeyi komploculukla suçlayan sağ ve sol liberal aydınlar artık dünkü gibi ağır baskılayıcı suçlamalar neden hiç yapamıyor!
Sanal alemin ve medyanın sömürgeci şirketlerin diktatöryasına nasıl girdiğini neden hiç sorgulamıyorlar ve İsrail’in dünyanın en büyük kurumlarını hiçe sayıp soykırımını sürdürmesine neden bir anlam veremiyorlar!
Sağ ve sol liberaller ve sömürgeci şirketlerin ekrandaki kuklaları, komplonun komplodan çıkıp gerçek siyasetin ta kendisi olduğu ortaya çıktığından beri, ağızlarını açıp tek laf edemiyorlar!
Dünyada şu an neler oluyor, hep, büyük boşluklar bırakarak konuşuyorlar, bu terör örgütleri nedir, Suriye’yi gerçekte kim işgal etti, hep ‘orası şimdilik kalsın’ deyip bir açıklama zahmetinde dahi bulunamıyorlar!
Gerçekleri canlı canlı savaşları yuvarlayıp laflayıp gül gibi geçinip gidiyorlar!
Açılım mı, iyi oldu iyi oldu, deyip geçiştiriyorlar, Suriye’nin fethi mi, iyi oldu iyi oldu, deyip boşlukların üstünden atlıyorlar!
Geçiştirin bakalım beyler, nereye kadar, enerjinin ve petrolün ve madenlerin ve sömürgeci şirketlerin efendilerini ve islamcı ve milliyetçi ve liberal yapılarla ortaklıklarını daha ne kadar saklayacaksınız!
Artık hastalıklı bir kafa taşıdıkları ve şizofren olan kendileri!
Dünyayı ve olup biten olaylara bir ‘açıklama türü’ ellerinde kalmadı!
Laboratuvar fareleri gibi kullandıklarını cesurca ifşa edecek bir kimlikleri zaten hiç olmadı!
Sonuçları konuşuyoruz ama nedenleri bilmiyoruz, boşluklar üzerinde yüzüyoruz, gizli ve derin yapılar siyasete ve medyaya hakim ve bunu söylemek bile bir zamanlar komploculuktu hadi şimdi söyleyin neresi komplocu oluyormuş!
İnsanlık kazanımları yani uygarlık değerleri insanlığın elinden neden ve nasıl çıktı, kimse gık diyemiyor!
Çünkü insanlık kazanımlarını bugüne taşıyanlar hakikat uğruna risk ve bedel ödeyen ve işkence gören ve dışlanan aydınlar olduğunu onlara birileri unutturmuşlardı! Ve evlerinde maç seyredip biralarını afiyetle içerken bu konforu onlara dışlanan-yasaklanan-kovulanan-aşağılanan insanların sağladıklarını kulak ardı etmişlerdi!
Oysa hakikat arayışı olmadan, insan olamaz! Hiçbir konforu kimse size ruhunuzu ülkenizi elinizden almadan size bağışlamaz!
Komplocu suçlamasına muhatap olmamak için konforlu risksiz alanlara kaçtılar, ekranlar ve maaşlar ve şöhret onları doyurmaya yetti!
Yani deli şizofren hasta gibi baskılayan ve dışlayan güçlere karşı bir kişilik ve insanlık savaşı veremediler, ezberlerine sokulmuş tekrarları yazıp yazıp sedirlerine yan gelip yattılar!
Yürekleri ve iradeleri hiç olmadığı için ortalığı kaosa çeviren cevapsız soruların boşluklarında ülkeleriyle ve insanlıkla birlikte kendileri de battı, an itibariyle hepsi terör örgütlerini kurtarıcı ilan ediyor, an itibariyle hepsi soykırımcı İsrail’in devasa enerji petrol ve yerli şirketlerimizle ortaklıklarını görmezden geliyorlar!
Ve hiç kimse onları ciddiye almıyor, filmin sonunda suçladıkları hastalıklı şizofren beynin asıl sahibi kendileri çıktı, çünkü üstünü örtmekle görevlendirildikleri gizli yapılar sömürgeci şirketlerin boyu ülkeleri ve dünyayı ve çağları aştı ve diktatörlüğünü kurdu!
Ülkelerinde aydınlar öldürülmüş kim öldürdü merak etmemişler, ülkelerinde cumhuriyet kazanımları kurumları yok edildi, kim yıktı, hiç oralı olmamışlar, Suriye’yi kim fethetti bilmiyorlar, madenleri petrolü enerjiyi hukuksuz kitapsız kim çıkartıyor, tek satır lafları yok!
Ellerinde o kadar siyaset bilimi, sosyoloji ve tarih kitabı var ancak boşluklar içinde yüzüyor bugün olup bitenleri anlamlandıracak tek kelime bulamıyorlar ve ülkeler ve insanlar ve aydınları boşluklar içinde yüzerken…
Deliler şizofrenler kıyametçiler diktatörler insanlığın tüm büyük kazanım ve kurumlarını sayelerinde yıkmış parçalamış, yok Kanada’yı alırım yok Panama benim, yok PKK’yı devlet yaptım yok teröristi Suriye’ye başkan yaptım, diyen akıl ötesi diktatörlüklerini ilan etmişler, laboratuvar fareleri gibi diktatörlerin izin verdiği kadar labirentler içinde bir o ekrana bu ekrana girip çıkıyorlar ve irade ve insanlık adına tek lafları yok!
Aydınlar gerçekleri söyleseydi partlatılmaz , fonlanmazdı ve biz onların isimlerini zor duyardık. Sistem tamamen ele geçirilmiş, NATO tüm kurumlarımızı ele geçirdi.Bu işgalden gerçek aydını bulup çıkarmak zor.
Labirent içerisinde en çok hüner sergileyenler seçilmiş fareler mi olacak?Daha fazla peynir yiyecekler ,labirentin köşe başını onlar tutacak bir müddet,istediklerinde de içeriye bir çuval kedi mi bırakacak gücü elinde tutanlar…
Aynen böyle nefes alamaz olduk.
Tam isabet. Güldür güldür sizin yazınız üzerinede bir oyun yapsın.