Nihat Genç yazdı…
Kimsenin hukuka ihtiyacı yok çünkü iktidar olurlarsa hukuk kendileri olacak!
Siyasilerimiz önce güç istiyor, para, nüfuz, imkan!
İktidar elindeki gücü insafsızca dibine kadar yıldırana kadar kusturana kadar kullanmak istiyor!
12 Eylül yüz binleri tutukladı ve yüz binlerce insanı ölümüne yeminli devlet düşmanı haline getirdi!
Tabii ki hukuk işini yapacak ancak hukukla terör hukukla sopa arasında mesafeyi ayarlayamadığınızda kimseye kalkıp ülkeni sev diyemezsin!
Şu anda yüz binlerce gence ülkeni mi cep telefonunu mu daha çok seviyorsun diye sorun cep telefonu cevabını alırsınız!
Vatan sevgisini sadece platonik sözlerle kökleştiremezsiniz insanlar hukukun toprağın üretimin nimetlerini bölüştükçe ekmeğini yediği toprağa derinden bağlanır!
Tarihlerin asil ve destansı hayatı, evet, hiç değişmemiştir, aileye ve vatana adanmış hayat kusursuz mutluluğun yuvasıdır!
Son kırk yılımızın şahidiyiz, ülkemiz yazarları siyasileri hepimizi bir arada tutan anayasal haklarımızı hiçe sayıp kendinden başkasına şans tanımayan düşmanca ve çok vahşi bir siyaset güttüler!
Düşünün liberaller İslamcılar FETÖ’yle sert islamcı yapılarla PKK’yla ve ajanlarla casuslarla iş birliğine girdiler, niçin, akıllarınca vesayet dedikleri Cumhuriyet kurumlarını yıkmak için!
Ekrana sürülenler hepimizin bir arada yaşadığını unuttular!
Ölçüyü insanlığı merhameti hukuku acımasızca aştılar ve haksız hukuksuz delilsiz operasyonlarla ordudan yargıya her yerin altını üstüne getirdiler!
İslamcısı da liberali de medyası da tarikatçısı da hepimizi bir arada tutan anayasa ve hukuku unutup vahşice düşmanca muhaliflerini elediler!
Hukuk bu kadar gaddarca kullanılmamalıydı!
Ve hukuku vahşice acımasızca kullanmak artık iktidarın normali oldu!
Liberal ve islamcı aydınlar Cumhuriyet’in ve hukukun ve anayasal hakların yani bizi bir arada tutan kurucu değerlere meydan okudu, düşmanlıklarının kökeninde şüphesiz fonlanıyorlardı ve şüphesiz Cumhuriyet’i bütün kurumlarıyla yıkmak için piyasa edilmiş önleri açılmışlardı!
Kendilerine fazla güvendiler, arkalarına AB ve ABD ve FETÖ ve PKK ve sandık oyu olarak AKP’yi alınca Cumhuriyet’i artık tarihten sileceklerine inandılar ve gözünün yaşına bakmadan hukuk ve insanlık ve merhamet hiç düşünmeden ve hiç oralı olmadan düşman hukukuyla işgal hukukuyla gasp hukukuyla baskın basanındır hukukuyla vurdular ve indirdiler!
Oysa Türkiye’nin kendine daha güvenen aydınları olmalıydı!
Başkasına da yaşama şansı tanıyan daha makul aydınları ancak ülkenin önünü açabilirdi!
Neyi yıktığını neye karşı geldğini bilen fütursuzluklarının ülkenin yıkımına sebep olacağını bilen evet ülke ve devlet ve toprak tecrübesi ve sorumluluğu olan aydınları olmalıydı!
Olmadı, her görüş düşünce birbirini düşman gördü, yok etmek istedi, karşı tarafa hiç şans söz tanımadı ve devleti ve hukuku tam anlamıyla nüfuzuna geçirme savaşı verdi!
Olan hepimizi bir arada tutan hukuk ve Cumhuriyet’in yargı denetim meclis gibi temel değerlerine oldu!
Hukukun elden gitmesi vatanın elden gitmesi!
Hukuk tabii ki işini yapacak ancak hukuku korku salan terör gibi kullanmaya kalktığımızda elimizde hem devlete hem yargıya hem birbirimize güvenen kimsecikler kalmaz!
…
Peki hukuku ve devleti ve yargıyı hiçe sayıp düşman hukuku uygulayanlar kimdir, açın ekranlarınızı, sağlı sollu alayı açılımcı ve hepsi neo-liberal serbest piyasadan yana yüzlerce kanal ve yazar ve gazetelerle kuşatılmış durumdayız!
İlaç kabilinden kamu politikalarını savunan sömürgeci şirketleri sınırlayan madenlerimize sahip çıkan ve ekonomi ve sağlık ve eğitimde milli bir projesi olan yok; tesadüf olabilir mi?
Kadim tarihlerden beri insanlar vatanseverliği doğal yollardan aile-çevre-kültür-geleneklerle öğrenirdi, şimdi, insanımızı sorumlu bir vatansever yapabilmek için çok zorlanıyoruz!
Vatanına en düşkünümüz niçin en çok dayağı yiyen en çok hapis yatan en çok dışlanan olsun!
Vatan için her bedeli göze almalıyız ama kamçıdan sopadan zevk alan mazoist insanlarla vatanseverlik arasında duygu geçişleri de değişiyor, şöyle, insanlar topraklarından yaylalarından üretimden birlikte olmaktan birlikte şarkılar türküler söylemekten haz duyarlar, şimdi, vatansever diye öne çıkanlar sıkı bir sopadan geçirilenlerimiz!
Altta kalanlara karşı sopa kullandıkça altta kalanların vatan duygusu da nefret öfke illallah ve intikamı alınacak düşmanca ve insafsızca başka bir şeye dönüşüyor!
Evet, bir milletin toprakları üzerinde korkusuzca ve güvenle yaşayabilmesi için her ferdinin vatan elden gidiyor duygusunu çok derinden taşıması şarttır!
Vatansever büyük korkuları olandır ancak vatanseverler çoktandır derin içgüdüsel korkularını kapitalizme ve dinci yapılara kaptırmıştır!
Vahşi kapitalizm ve sağcı dinci yapılar tarihler boyu vatanseverlerin kalesi olan evimyurdum tecavüze işgale mi uğruyor korkularını ele geçirmiştir!
Vahşi kapitalizm, seni işsiz bırakırım, sana su et ekmek vermem açlıktan ölürsün, seni maaşsız bırakırım, deyip, her dönem insanları ekonomik kriz tehdidi altında yani esir kampı gibi bir hayat içinde tutar!
Aç ve işsiz kalmaktan ve ailenizi geçindirmekten öyle bir paniğe düşersiniz ki vahşi kapitalizmin kulu kölesi haline gelirsiniz, gıkınızı çıkartacak haliniz kalmaz!
Sağcı dinci tarikatçı yapılar da öyle, ölüm cehennem hastalık dünya nedir gibi bilinmez korkularla insanlık üstünde sabah akşam çok kuşatıcı ve derinliğine büyük korkuları ele geçirmiştir!
Ve kapitalizmin her gün korku salan beyin yıkayan milyonlarca çalışanı ekranı akademisi partileri var, sabah kalkar kalkmaz, borsa döviz enflasyon, battık batıyoruz teraneleri başlar ve hiç nefes aldırmaz, günlük korku nöbetleri her birinizi haşlanmış lahana gibi halsiz bırakırn ve açlık ve geçim derdine teslim olursunuz!
Düşünün ekonomik kriz korkusunu içimizde kökleştirmek için her gün kaç milyon kişi ekranlarda üniversitelerde siyasette çalışıyor!
Düşünün hacılar hocalar tarikatlar gibi milyonlarca insan her gün ölümdü cehennemdi diye insanların içine korku salmak için asırlardır ve hiç yorulmadan her gün mesai yaptıklarını!
Oysa insanlığın en köklü duygusu vatan, evimyurdum, ailem elden gidiyor korkusudur ve vatan elden gidiyor korkusunu içimize salacak kimsecikler kalmadı!
Çalmayan çırpmayan yalan söylemeyen hukuka ve topluma saygılı ve milli servetlerine sahip çıkacak bir vatansever hayat, imkansız hale geldi!
Fiyatı ve çıkarı olmayan her şey gibi vatanseverlik de aptallık saflık ve alay edilen çağını tamamlamış bu dünyada yeri olmayan bir kimlik haline getirildi!
Vatanseverliğin ölümüyle insanın özgürce ve bağımsız eylem alanı kalmamıştır çünkü kendi yağıyla kavrulan, kimseye muhtaç olmadan yaşayabilen bir insan türü mucizeye dönüştü!
Kapitalizmin insanlığa kurduğu büyük komplo budur!
Siyasete müdahale edecek ülkeni sahiplenecek başını kaldıracak hal ve imkan kalmaz, ve hep başkalarına muhtaç kalırsın ve başkalarına muhtaç kaldıkça kendi özgür kişiliğini ve hesap soran ahlakçı kimliğini ortaya koyamazsın!
An itibariyle dünyamızda en nadide element vatanseverliktir!
Bir zamanlar sendikal güçleriyle işçilerdi diyebiliriz ama şimdi kimseye muhtaç olmayan kendi yağıyla kavrulan kaybedecek çok şeyi olmayan küçük iş sahibi küçük esnaf dışında vatansever bulabilmek zorlaşmıştır ve küçük esnaf da örgütsüz ve zeminsizdir!
Küçük esnaf dahil kimsenin başını kaldıracak hali yoktur ve kendi kişisel ihtiyaçlarını kendi başına karşılayabilecek partisine ve örgütüne ve sosyal derneklere katılıp güç verecek insan sayısı çok azdır!
Kendi gelirine kendi bileklerine güvenmeyen insanlardan bir mücadele bir eylem enerjisi bulmak zordur!
Ki, gün gibi ortada, etnik yapılar, terör yapıları, bölücüler, emperyalistler, sömürgeci şirketler, her taraftan hem Cumhuriyetimiz hem madenlerimiz hem toprak bütünlüğümüz tehdit altına almıştır, nasıl, emperyalizm tarafından fonlanarak, öne çıkartılarak!
Tarihlerin en köklü içgüdüsü vatan elden gidiyor korkusunu derinleştirecek aramızda kimsecikler kalmıyor!
Kendine ağır bir sorumluluk bilinci verecek ve sömürgeci şirketlere karşı cephe olacak hakikaten korku duyan kaç kişi kaldı aramızda!
Ancak çok yüksek sorumluluk duygusu sahip asil insanlar topluma vatan elden gidiyor korkusunu aşılar ve sahte sanal korkuları bertaraf ederek öne çıkarlar!
İşte vahşi kapitalizmin büyük zaferi, hem sağcılar hem sömürgeci şirketler vatan elden gidiyor korkusunu örtmek unutturmak için çok çeşitli korku türleriyle bir ömür sizi meşgul ve uykuda tutmayı başarıyorlar!
Sanal sahte korkularla hakiki korkuları ayırdemeyecek kadar benliğimizi insan benliğimizi öfkemizi kaybetmişiz!
Oysa bir devletin ordusu meclisi vatan elden gidiyor korkusuna karşı yapılandırılmıştır ki uyutulan insanımız gibi bu büyük güvenlik kurumları da ancak sömürgeci şirketlere (düzene) boyun eğerek yaşayabileceklerine inandırılmış teslim alınmıştır!
Evet, siyasi partiler niçin vardır, vatan elden gidiyor korkusuna karşı yan yana gelelim ve milli ve ortak kararlar alalım, diye, şimdi, sadece borsanın ve şirketlerin ve medyanın icat ettiği korkuların peşinden sürüklendikçe hem kendimizi hem tanıyamaz hem yönetemez hale geliyoruz!
Mlli irade ve milli meclisin vatan elden gidiyor korkusuna karşı en büyük gücümüz olduğunu unutuyoruz!
Kardeşlerim, içinde yaşadığınız dünyaya iyi bakın, bu sanal korkuları her gün kanınıza şırınga edenler konfor içinde yaşıyorlar!
Ehlileştirilmiş susturulmuş maaşlanmış bu insanlar vatanseverliğe sahip çıkamazlar!
Kimsenin adamı olmadan kimseden nemalanmadan ülkeleri ve onur ve erdem için sorumluluk almayı hiç bilmezler!
Kapitalizm ve sağcı yapılar son iki yüzyılda, bu insanların içindeki vahşi hayvanı öldürtmüştür!
Oysa vatanseverlik iç güdüleriyle hareket eden yurdunu yuvasını ailesini toprağını asla teslim etmeyen vahşi hayvanın ta kendisidir!
Vatanseverlik ne düşünce ne felsefe ne sanat ne tartışma ne müzakere tanır, vatansever için yurdumyuvamın güvenliği tartışılmaz ve o toprakta yaşayan insanların ilk büyük görevidir!
Vatanseverin genlerindeki o vahşi iç güdüde ailesini çocuğunu yurdunu ve zenginliklerini düşmana vermek istemeyen vahşi bir havyan vardır!
Yani tarihin ilk gününden beri vatansever dediğin ülke savunmasında ve güvenliğindeki askerin adıdır!
Tarihi değiştiren o büyük yazarlara şairlere kahramanlara bakın, kurdu olmayan insan hastadır, ve sömürgeci şirketlerin ve düşmanın tam da aradığı kıvamdadır!
İnsanın içindeki o vahşi kurt ölmüşse insan da ölmüştür!
Vatan sevgisi diye içinize bir kurt girmemişse yüksek bir sorumluluk bilinci edinmeniz imkansızdır!
Ve vatansever gibi istisnai asil ve destansı insanları bulamayan toplumlar sömürgeci şirketlerin ve sağcı yapıların savaş esiri bir hayatları olur!
Esir ve rehin yaşayan insanlar neşeyi bilmez, hazzı tanımaz, kelimelerin gözlerinden fışkıran ateşi hiç tanımaz, şimdi buradan konuşuruz karşıdaki hiç duymaz, ne diyor bu adam hiç anlamaz!
Hayatı anlamlandıracak bir mücadele enerjisini hiç bulamaz!
Ahlak, din, sorumluluk, soyluluk, iyilik, fedakarlık, vb. kelimelerin kökenindeki ateşten habersiz semt pazarındaki çöplüğe atılmış pırasalar lahanalar gibi yaşarlar!
Çağımızda, işte vatanseverlerin kaybettiği şey, bu insanı insan yapan en temel korkudur, evet, insanların ülkesi için bir şey yapabilmesi için korkuyu çok kökünden ve derinden hissetmeli! Yoksa izleyici tüketici esir ve ülkesini soyanlara karşı milli bir tepki öfke ve ortak bir cephe ve ortak bir akıl gösteremeyen zavallılara dönüşürsünüz!
Vatanseverler derin yalnızlığını ve insan kimliğini ancak bu insanlık kadar eski büyük korkuların eşliğinde yenebilir!
Örneğin, bir zamanlar veba ortalığa korku saldı, ve herkes vebaya karşı çok katı tedbirler aldı, annesini babasını bile insanlar canlı canlı gömdü ve yüzlerce köyü kasabayı diri diri ölüme kapatmak gibi sert karantina tedbirleri aldı, yani, söz konusu olan toprak ve egemenlik olunca vatanseverlik işte bu acımasız kararları alabilendir!
Vatan elden gidiyor duygusu tarihin ve insanın en köklü iç güdüsel paniğini yitirmemiz içimdeki hayvanı kaybetmemiz insanlığın son günüdür! Ehlileşmiş, kedileşmiş, kuzulaşmış, sessizleşmiş, uyuşturulmuş, meşgule tutulmuş eylemsiz pasif ve içindeki insani neşesini kaybetmiş başka tür bir insan türünü hepimizi kabul ettirmiştir!
Bizi insan yapan oysa iç güdüsel paniğin vahşi tarafıdır yani ülkesini düşmana karşı en azgın şekilde ölümüne koruyan!
Tarihin ilk günlerinden beri bütün savaşların çok vahşi geçmesinin sebebi de bu içgüdüsel vahşiliğin sonuçlarıdır!
İç güdüsel panik yok olmak korkusudur, paniğiniz paranoyanız yoksa, vatanınız yok demektir!
Yurdunun ve ailesinin tecavüze saldırıya uğraması en ilkel duygularımızı harekete geçirir, ve tüm tarihlerin ve savaşların en itici gücüdür, ve işte günbegün şahit oluyoruz, sömürgeci şirketlerin ve emperyalizmin en acımasız saldırıları karşısında morfinlenip uyuşturulduk, gıkımız çıkmıyor ve yarı uykulu gözlerle ülkenin soyulmasını seyrediyoruz!
Kapitalizm ve sağcı dinci yapılar işte bize insan oluşumuzun bu en köklü korkularımızı söküp yerine başka sanal korkular koyarlar!
Yavrusunu koruyan bir kedi kadar genlerimize bağlı değiliz!
İçindeki kurt hiç ölmemiş insanlar ancak yazarlığa ve hayata ve mücadeleye ihtişam katarlar!
Vatanseverlik, evet, bir ‘haz’ dalgasıdır, aileyi doğayı birarada kardeşçe bölüşerek yaşamamızı, ve onur ve erdem değerleriyle sevmek, hazzın fırınıdır!
Kurdu olan insanların övülmeye paraya şöhrete ihtiyaçları hiç yoktur!
Kurdunu kaybetmiş insanları ise parayla övgüyle şöhretle makamla ödülle yemle doyurmanın tatmin etmenin imkanı yoktur!
Konfora batırılmış jöle kıvamına getirilmiş organları öfkesi isyanı yatıştırılmış, kapitalizmin ve dinci sağcı yapıların şekillediği bu insan türüyle, ülkemizi vatanımızı istikbalimizi korumak an itibariyle mümkün değildir!
İçimizdeki hayvanı tanımadan ortaya çıkartmadan vatan savunması mümkün değildir!
Sömürgeci şirketler ve emperyalist yapılar devletleri işte böyle milletleri esir ve tahakkümü altına aldı!
Ve bugün için dünyamızda neden en imkansız şey, vatanını seven vatanı için çalışan sade ve sorumlu bir insan olarak yaşayabilmektir, düşünün bütün fikirlerin bütün şeytanlıkların bütün ifade özgürlüklerinin yaşamasına işte ekranlarınızda şans verilmiş ancak vatanseverlerin yaşamasına konuşmasına varlığına imkan açılmıyor!
Çünkü sömürgeci şirketler ve soygun düzenine karşı liberallerin ve islamcıların ve sömürgeci şirketlerin en korktuğu şey vatanseverlik, çünkü, satın alınamaz çünkü fiyatı yok!
Nihat Genç muhteşem yazmış. Bence biz reflekslerimizi yitirdik. Dinciler ve Apocular yani yeryüzünün en pespaye insanları yüzünden şehidimize ağlamak bile uzak kaldı. O kadar yok olduk. Dibe vurduğumuz için artık günümüz geldi. Vatanseverlerden ödleri kopuyor gerçekten, kopmalı da.
Nihat Genç yazdıysa okunur, bir nefes sıhhat gibi adam. Vatanseverliğin halis, duru ve koyu halidir bu yağız yazar.İçi dışı,özü sözü bir, net ,samimi,hakiki Türk.Allah afiyet ve hayırlı ömür versin.
Minnettarım..kalbimde hissettiklerim tam da yazdıklarınız. Ve böyle hissedenler olarak varız! Teşekkür ederiz, kendiniz zorlu bir mücadele verirken zaman ayırıp yazdığınız için..fedakarlığınız için.
Abi umarım yorumları okuyorsundur.Halkımız vatanseverdir fakat yazının başında sen yazdın.biz vatan için çalışırken ölürken hasta olurken vatana sahip çıksınlar diye Komutanlar Yargıçlar Akademisyenler vb gibi insanlar yetiştirdik.Onlara ünvan ve para verdik.Biz vatan sağolsun derken onların ailelerine gözümüz gibi baktık.Fakat bunlar Türk halkının bütün hakları elinden alınırken görevlerini yapmadılar.Yapmıyorlar.Bu nedenle artık en azından ben sustum.Çünkü artık bizler ne kaybedebiliriz ki.Hastayız öksüzüz evlatlarımız şehit , babalarımız fakir devletimiz sırtını dönmüş, asalaklar ve yalancılar ve hırsızlar baştacı olmuş.Artık susmak zamanıdır.Beklemek hırs biriktirmek zamanıdır.Yapacakları herşeyi yapacaklardır.Vatansever Türk Milleti devletini ve onurunu kendi bildiği ve tecrübeli olduğu şekilde geri alacaktır en azından ben buna eminim.
Bahsettiğiniz komutanlar yargıçlar ve akademisyenler arasında ben de varım. Okurken düşündüm ve çok utandım kendimden. Korkaklar için yalnız zillet var. Korkmayacağım. Sağ olun. Var olun.
cocuklari avrupaya okumaya gonderdigimiz muddetce bu sikintilar bitmez.onlar islerine geleni devsiriyorlar.onlarin verdigi kalitede rgitim vermedigimiz muddetce hep hayiflanir dururuz