Muharrem Karanfilci
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Manşet
  4. Süper Lig’de 18. haftanın veryansını

Süper Lig’de 18. haftanın veryansını

featured

Muharrem Karanfilci yazdı…

Bir yılı daha geride bıraktık. Acısı ve tatlısı ile bir yıl daha sona erdi. Önümüzde yepyeni bir yıl var. Tıpkı, bir zaman okullar açıldığındaki gibi, kırtasiyeden aldığımız tertemiz, defter kokuyor, kitap kokuyor, heyecan var, beklenti var, demek isterdim. Ancak gelen gideni aratacak gibi gözüküyor. Görünen köy kılavuz istemez. Eşitsizlik, işsizlik, yoksulluk, sefalet, liyakatsizlik, yüksek enflasyon, ağır vergiler ve yeni zamlar bizleri bekliyor. Art arda faşist bir zam yağmuru yağmaya başladı bileBeraber ıslanacağız biz bu yağmurda, beraber yürümesek de biz bu yollarda, fena ıslanacağız.

Yeni yılın ardından Süper Lig maçlarına da devam edildi. Beşiktaş başkanını buldu. Yalnız Başkan Beşiktaş’ı çok iyi bulmamış ki; henüz takımın başına bir teknik direktör oturtmuş değil. Beşiktaş’ın öz evladı Sergen Yalçın, gelmem dedi. Burası çok önemli… Beşiktaş; gel takımın başına dediği bir teknik direktör, gelmem dedi. Beşiktaş’ın durumunu bu bile çok net özetleyebilir. Bu kafa karışıklığı ve belirsizlikle birlikte, rahat bir nefes alayım, iki bardak çay içeyim derken, tek bardak çay ile yetinmek zorunda kaldı. Rize’de, Beşiktaş 1-1 berabere kaldı. İzlediğim kadarıyla da çayın demi, keyfide ağız tadını bozacak cinstendi. Cuma gününün bir diğer maç, Alanyaspor ve Konyaspor arasında oynandı. Alanyaspor müsabakayı güle oynaya 2-1 kazandı. Alanya’da yeni yıl kutlamaları devam etti. 

Cumartesi günü dört müsabaka vardı. Günün ilk maçında, tam da Adana’nın Kurtuluşu 5 Ocak değil, 4 Ocak demeye hazırlanmışken, kutlamalara bir gün önceden başlanacakken, Adanademirspor, kendi evinde, Başakşehir’e 0-1 yenildi. Bir başka sıcak memlekette Antalya’da, Eyüpspor 1-4 gibi farklı galibiyete koştu. Antalya’nın sıcağı gibi, takımının da istikrara kavuşması gerekir. Akşam 19:00’da liderin maçı vardı. Bence çok tartışılması gereken müsabakada Galatasaray, Göztepe’yi 2-1 yendi. Verilen ve verilmeyen penaltılar haklı olarak gündem oluşturdu. Yine söylüyorum atanacaksa bir kayyum, önce Merkez Hakem Kurulu’na atanmalı. 20:00’de ise, Karadeniz derbisi vardı. Samsunspor, tıpkı Polenez işçileri gibi, ayakta kalarak, direnerek, haklı mücadelelerin sonucunu, Trabzonspor’u 2-1 yenerek aldı. Hem Samsunspor’u hem de Polenez işçilerini canı gönülden tebrik ediyorum. 

Pazar günü üç müsabaka oynandı. Öğle maçında Gaziantepspor, istikrarlı oyununu yine skora yansıtarak, Kasımpaşa’a ile 2-2 berabere kaldı. Günün ikinci maçında, Bodrumspor ile Kayserispor 1-1 berabere kaldı. Bodrum’da mandalinalar olgunlaştı, ama hala Bodrumspor’un oyunu olgunlaşmadı. Tamam, kabul ediyorum. Mücadele ediyorlar, direniyorlar ama yetmez. Gol atmalı. Tıpkı Bodrum’un meyvesi mandalina kıvamında olmalı. Tat vermeli. Yoksa düşmeye namzet oyunu, lig sonundaki aynadaki aksine baktığında, buruşuk ve ekşi olur. Haftanın son müsabakasında Fenerbahçe, farklı kazanacağı öngörülen maçta, Hatayspor’u 2-1 yendi. Nasıl seçimler sandıkta kazanılıyorsa, futbolda sahada kazanılıyor. Hatayspor, tıpkı emekliye, işçiye ve memura verilen zam gibi çaresiz ve boynu bükük… 2025 yılı hem Hatayspor için, hem de emekli, işçi ve memur için bir hayli zorlu geçecek. Ama umudu kaybetmek yok. Maçın son dakikasına kadar, hep birlikte direnmeye devam edeceğiz.

Haftanın veryansınını Jose Mourinho yaptı. Müsabaka sonunda yaptığı açıklamalarda, ligimizin toksik bir lig olduğu, tanımında bulundu. Haklı mı haksız mı, elbette bunun yorumunu ve tartışmasını yapabilirsiniz. Bence sonuna kadar haklı… Ortada somut gerçekler var. Örneğin, tüm takımlarımıza baktığımızda, ortada uluslararası bir başarının olmadığını görebiliriz. Bunu kabul etsek de etmesek de gerçeklik budur. Ölçü de budur. 

Aslında genele bakıldığında futbolun, ne kadar çok ülke yönetimine ve siyasete benzediğini de görebiliriz. Eminim Jose Mourinho, Türkiye’de bir siyasetçi olsaydı, aynı kelimeleri, şimdiki siyasetçiler ve partiler içinde söylerdi. Hadi Jose’yi geçtim. Şöyle bir bakınca ve düşününce, hakikaten de öyle demiyor musunuz?

Hele ki son zamanlarda, yine gündeme gelen açılım, saçılım, silah bırakma gibi safsatalar, bunun çarpıcı bir örneği değil midir? Yoksa ortada oynanan bir tiyatro mudur? 

Türk futbolu da öyle… Siyasette… Ortada bir tiyatro oynanıyor ve roller paylaşılmış. Oyuncular da bu oyunları, defalarca oynamasına rağmen, hala rolüne yabancı… 

Türk futbolunun ve Türkiye’nin aydınlık yarınlara çıkması için, bu toksik ilişki ve davranışlardan acilen kurtulunması gerekmez mi? 

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

2 Yorum

  1. “Haftanın veryansınını Jose Mourinho yaptı” demişsiniz ve hak vermişsiniz. Ama Mourinho uluslararası başarısızlıktan bahsetmedi. Yalnızca Ali Koç ve Acun Ilıcalı’nın açık seçik söylediklerini üstü kapalı dile getirdi. Siz neden korkuyorsunuz Muharrem Bey? Gerçeği söylemekten neden korkuyorsunuz? Bu ülkede insanlar neden korkuyor? Puan farkı sadece oynanan futboldan mı kaynaklanıyor?

    Cevapla
  2. Elbette gerekir… 👏 Tebrikler.

Giriş Yap

Veryansın TV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun!