Canavar Davutoğlu

Nihat Genç yazdı…

İslamcılığın dehşet fotoğrafı ve sonuçları: işte Suriye coğrafyası!

Lübnan’da Hizbullah’la ateşkes ilan edildiği aynı saatlerde Suriye’de HTŞ (Heyetu Tahrur Şam) denilen örgüt Halep’e saldırdı!

Evlerini terk eden Lübnanlılar sevinç içinde geri döndüler ama buna bir ateşkes denilemez çünkü Hizbullah hiç bir şekilde silah bırakmaz ve İsrail de bahane edip bombalamaya devam eder!

Ve Lübnan’da Hizbullah’a söz geçirecek merkezi bir hükümet güçlü değil ve silah bırakmama işi ciddiye sarar ve pamuk ipliğine bağlı iç dengeler karışır ve: al sana yine bitmeyecek bir iç savaş!

İşte Suriye iç savaşı hiç bitmedi, aklınıza gelen bütün dünya güçleri, kontrolsüz bölgelere yerleşti, Suriye’nin kuzeyinde Türkiye topraklarına giriş çıkışı kontrol için bir çok bölgeye harekat düzenledi ve bu bölgede Suriye Özgür Ordusu denen güçleri var!

Amerika PKK-PYD’i maaşlıyor ve silahlıyor ve artık bir PYD devletinden söz ediliyor, Rusya Lazkiye’ye yerleşmiş ve adı sanı bilinmeyen yüzlerce İslamcı terörist grup toplanıp HTŞ’yi kurmuş ve kontrol ettikleri İdlib’de bir buçuk milyon insan yaşıyor!

Ülkenin yarısını ve su kaynaklarını ve petrol kaynaklarını ve ekilebilir verimli topraklarını kaybetmiş Şam rejiminin bu kadar belayla uğraşacak takati gücü yok ve İsrail rutine bağlamış keyfine göre Şam’ı bombalıyor!

İran yanlısı gruplar, Türkiye destekli gruplar, Rusya ve Amerika ve iç savaş sırasında Körfez ülkelerinin de beslediği ama kimden destek aldığı hala tam bilinmeyen islamcı terörist gruplar, parçalanmış ülkenin sahipsiz topraklarında cirit atıyor!

Afrika’nın serengeti düzlüklerinde birbiriyle savaşan vahşi hayvanlar yaşam alanlarını nasıl belirliyor ve koruyor, şöyle, sırtlanların etrafı kolaçan etme yiyecek arama ve yürüyüşleri 5-10 km’lik bir alan etrafında gerçekleşiyor! Beş-on km’lik alan vahşi hayvanların yaşam alanı oluyor, işte Suriye! Her beş-on km’lik alanda başka bir canavar türü!

İç savaşın bahanesi 1982’de yaşanan Hama katliamıdır! Baba Esat’ın 1962’de genç subay iken İngilizler’e çalıştığını gördüğü Müslüman Kardeşler için ‘günü geldiğinde ben size göstereceğim’ sözleri gazetelere geçmiştir ve o gün, 1982’de gelmiş, Suriye Hama’da Müslüman Kardeşler’e katliam yapmıştı!

Sonrası Arap Baharı günleri domino etkisi yarattı ve rejim zaten çok zayıftı mesela Kamışlı’da yaşayan kürtlere nüfus kağıdı bile vermiyordu ve dünyanın en ağır silahları bomba yağdırmaya başladı ve yıllarca sürdü ve hala sürüyor ve Orta-Doğu’nun antik mimarisini koruyan en güzel şehri Halep harabeye döndü ve milyonlar ülkesini terk etti, yüzbinlercesi yollarda öldü, yüzbinlerce minik çocuk ya İşid’e kuma yapıldı ya kelleleri kesildi ve dehşet videoları da insanlar yurdunu bırakıp kaçsın diye yayınlandı!

Büyük ülkeler büyük toplantılar anlaşmalar yapsa da işe yaramadı ve felaketin sınırları tarihlerde görülmemiş, hala düzen kontrol yok!

I. Dünya Savaşı, II. Dünya Savaşı, ya da Vietnam Savaşı, hadi savaş olur diyelim ama en fazla beş senede biter, ama, bitmedi, Rus işgaliyle başlayan Afganistan’da iç savaş kırk sene sürdü ve şimdi Suriye Afganistan’dan da beter!

Bu savaşları bitirmek istemeyenler bu kanlı savaşları hala besliyorlar!

Ne kadar yaratık pislik terörist canavar var hepsi kontrolsüz bölgelerde silahlanmış ve hatta bu küçük terörist gruplar birleşip devlet gibi olmuşlar!

Şimdi de Halep’in batısındaki Hizbullah güçleri takviye için Lübnan’a gidince HTŞ fırsatı kaçırmadı diyorlar, yani, bir grup yerini bir kaç aylığına boşaltsa iç savaş yeniden başlıyor!

Savaş tarihleri okuyoruz, bir büyük iç savaş ya da büyük savaş sonrası bu kadar içinden çıkılmayacak bu kadar karmaşık bu kadar kontrolsüz bölgeler bu kadar parçalanmışlık fotoğrafını başka bir coğrafyada ve tarihlerde bulamazsınız!

Savaş biter ve nihayet paylaşım yapılır ama Suriye topraklarında kimsenin paylaşım yapacak gücü yok, kimsenin tek başına iktidar olacak gücü yok, kimsenin kimseyle de zırnık anlaşmaya inancı hiç yok! Belki de hepsi bitmesin istiyor ve bu kanlı laboratuvarın teröristlerini siyasetlerinde hep kullanmak istiyorlar!

Suriye petrol fakiri ekonomisi en zayıf Arap ülkesi, hangi hazinenin peşindeler? İsrail’in önünü açmaktan ve müslümanları müslümanlara kırdırtacak terörist yetiştirmekten daha büyük hazine mi olur!

Kontrolsüz topraklara gelip işgal edenler de birbirlerine düşman, düşmanların birbirlerine düşmanlıklarını ve sınırlarını halen tanımlayabilen hiç bir siyaset bilimci yok, coğrafyacı yok!

Ve büyük devletler bu kontrolsüz topraklarda güç gösterisi yapıyor ve piyasa edecekleri silahların reklamını yapıyorlar ve orada buldukları herkesi silahlayıp örgütlüyorlar ve hepsini birbirine düşman yapıyor ve hepsini istihbaratlarında çalıştırıyorlar ve deneme tahtası yapıp suikastlerinde kullanıyorlar!
Suriye Gayya kuyusu denilen cehennemlerin cehennemi, giren çıkamıyor, ve girenler birbirleriyle hiç anlaşamıyor ve bitmeyen iç savaşlar dizi filmler gibi sonsuza kadar sürüyor!

Allah’ın laneti belası, felaketlerin felaketi, topraklarını koruyamayan ‘devletsiz’ ve ‘güçsüz’ rejimlerin başına neler geliyor, işte Suriye!

İşte Türkiye’ye milyonlarca insan göç etti, topraklarımızın yarınları hakkında büyük bir sosyal panik ve endişe yarattı!

Bu cehennemin kapılarını kim açtı?

Bir müslüman bu kadar acıyı düşmanlığı bu kadar savaşı vahşeti kaldırabilir mi?

İnançlar umutlar insanlık ve ahlak ve birbirine güven tükendi, milyonlarca müslümanın hayatları zehir oldu, yurtsuz vatansız kaldılar, gittikleri yerlerde aşağılanıyorlar ya da Ege sularında boğuluyorlar!

Bu bitmeyen felaketlere can ve insanlık dayanmaz ve bu cehennemi hazırlayan İsrail, maşası liberaller ve İslamcılar sayesinde soykırımlarına devam ediyor!

Kim açtı cehennemin kapılarını, Emevi Camii’nde namaz kılacağız diyenler kimdi, Osmanlıcı ve Ümmetçi yazıları kimler yazıyor, fişfikliyordu!

Mustafa Kemal’in ‘yurtta sulh cihanda sulh’ sloganıyla o yıllarda kimler dalga geçiyordu?

Ve istisnasız bütün İslamcılar ve liberaller yok efendim Demokrasi, Barış, Özgürlük gelecek nutukları atıyordu, işte gördük demokrasinizi!

Davutoğlu tek suçlu değil bu yapı organize ve Haçlı Ordularıyla düşüp kalkıp BOP tezgahlarının başında Davutoğlu vardı!

Davutoğlu’nu bu ülkeye başbakan yapana hala korkudan kimse ağzını açıp tek laf edemiyor!

Hala Davutoğlu’nu ekranlarda ağırlıyorlar, hala kurduğu partiye vekiller bağışlıyorlar!

Seni yargılamayan mahkemelerin, seni yargılamayan insanlığın, seni hala yargılamayan gazetelerin, Allah cezasını versin!

Sana vekiller verip sana siyaset yaptıranın da hala seni insan yerine koyanın da!

İslamcılar Davutoğlu’nu suçlayamıyor çünkü büyük günaha bu cehenneme hepsi organize ortak!

Müslümanları müslümanlara kırdırttılar ve daha vahimi hala hiç oralı değiller ve hala güya kendilerini savunacak pişkin bir surat bulabiliyorlar!

Müslümanın müslümana bu denli canavarca kırdırtılıp kıyımdan geçirildiği bir tarih bulamazsınız!

Sorumluluk alan kimse yok, utanma hiç birinde yok, hala çıkmış ekranlarda gazel okuyorlar, hala hepsi iman islam ahlak ve islam medeniyeti nutukları çekiyor ve hala Davutoğlu’nun gazetesinde kucağında bizlere demokrasi barış dersi veriyorlar ve tarihlerde görülmemiş bu katliamlarına rağmen hala bizi suçluyorlar!

Ve bu adamlar hala göz boyamak için namaz kılıp dua ediyor görüntüsü veriyorlar, müslüman halkı ve haşa Allah’ı kandırmak için mi?

Ve döndürüp döndürüp lafı hala getirip dünyanın büyük kafirliği en büyük günahı olarak Cumhuriyet’imizin kuruluş yıllarına kudurmuş bir öfkeyle iftiralar atıyorlar!

Dillerindeki zihinlerindeki cerahatı ve bir müslüman coğrafyada yaptıkları pislikleri canavarlıkları göremeyecek kadar kör olmuşlar!

Kalpleri yok, insanlıkları yok, müslümanlıkları da işte bu bitmeyen vahşet, ve hala konuşuyorlar konuşturuyorlar, hala insanlar gibi elbise giyip mikrofon önüne ekranlara çıkıyorlar!

Kardeşlerim, 60’lı yıllarda CIA ve Mossad’ın tezgahladığı İslamcılık, Suriye coğrafyasında bütün kalleşlikleri bütün canavarlıkları bütün cehaleti ve bütün ihaneti ve affedilmeyecek ve karşısında asla susulmaması gereken bütün günahlarıyla tarih sahnesine çıkmış, ve bu vahşet çırılçıplak Suriye sahnesinde kendini göstermiştir!

Tarihlerde görülmemiş bu canavarlığın vücut bulmuşları hala içimizde hala başımızda hala iktidarda hala ekranlarda ağırlanıyor ve hala bize ahlak din demokrasi dersleri vermeye devam ediyorlar!