Nihat Genç yazdı…
Ülkemiz kırk uzun yıl aşama aşama neo-liberal politikalar tarafından işgal edildi!
Kamu teşebbüsleri, stratejik kurumlar, temel gıda sağlayan hayati kooperatifler, ve anayasası ve meclisi ve ormanları, yaylaları satıldı, bütün zenginlikler sömürgeci şirketler ve yerli işbirlikçilerin eline geçti!
Zihinler işgal edildi, medyası akademisi işgal edildi!
Mesela ordusu ve yüksek yargısı AKP ve FETÖ tarafından tarikatların eline geçiverdi ve Suriye’de Müslüman kırdırıldı ve on milyon insan ülkemize geldi!
Artık kendi kendine yeten bir ülke hiç değiliz ve kendi başına düşünebilen ve iradesi olan kurumumuz, aydınımız, insanımız kalmadı!
Tasarrufmuş sıcak paraymış ekonomik reformlarmış mış!
Hiç gelmeyecek şeyleri bekleyenlerin kimliği olamaz!
Ülkenin yağma ve talanı ve tarikatlar ve İslamcı holdingler tarafından işgali büyük bir felakettir!
Felaket nedir bilen yok konuşan yok, felakette anlaşamıyoruz!
Sömürgeci şirketlerin ruhsatlarını ve yanlarına jandarmayı alıp çöktükleri, vatan kelimesinde bile anlaşamıyoruz, kupon arazi mi, vatan, toprağı alınıp satılan mal mı? Merada yaylada ormanda anlaşamıyoruz! Ortak kullanım alanları mı şirketlerin mi?
Milliyetçilik kavramında anlaşamıyoruz? Sömürgeci şirketlere sesini çıkartmayan, FETÖ’cü operasyonlara laf etmeyen, cinayet, suikast ve gladyo ve mafyaya gark olmuş önüne gelenin sarıldığı bu kavram yıpranmış çürümüş gençlik nezdinde itibarı kalmamış ve teslim olmanın utancın karşılığı olmuş!
Tarikatçıların yüksek yargıyı ele geçirmesini normal buluyor sessiz kalıyoruz!
Anayasada anlaşamıyoruz!
Kuzey Irak ve Suriye’de ne işimiz var sorgulayanımız kalmamış!
AB’yle ABD’yle ilişkilerimizde hiç anlaşamıyoruz!
Bir milli varlığımız hayatımız olabilmesi için önce milletin kaderini inşa edecek bir neslimiz olmalı, milli kaderde anlaşamıyoruz!
Millet dediğimiz bitkisel hayatta yaşıyor eli kolu bağlı!
Televizyonlar sabaha kadar boş konuşuyor, elektrik ve enerji israfı, akademiler okullar milli tarihte milli heyecanda anlaşamıyor!
Tek tek insanlar ekonomik yoklukta boş samanlıkta aç fareler gibi birbirlerini yakın çevrelerini ve din ahlak değerlerini satarak kemirerek yaşıyorlar?
Büyük felaketlerden çıkabilmek için önce ‘felaketin’ farkına varacaksın!
Sarayların keyfi rejimin asabını bozacak yanardağ karakterli tek bir yazarımız partimiz yok!
Ekonomik çöküşün faturasını saray rejiminden soracak bas bas bağıran tek bir okulunuz tek bir tv kanalınız tek bir partiniz yok!
Felaketin acısını trajedisini fark eden milli bir benliğimiz kaldı mı?
Ülkesi ve servetlerinin birkaç kişinin eline geçtiğine sızlanan dert edinen feryat eden kaldı mı?
İnsan yerine koyulmadığını köle gibi çalıştırıldığını enayi yerine koyulup soyulduğunu ve milli istiklaliyle kazandığı hakların elinden tümüyle alındığını canında kalbinde ruhunda bedeninde hisseden kaç kişi kaldı elimizde?
İstiklal savaşını kazanan milli karakterimiz kaldı mı?
İşgali yağmayı ruhunda hissetmeyen insanlarla ülke siyaseti ekonomisi çözülür mü?
Hayır!
Boşuna uğraşmayın!
Aşağılandığını onuruyla oynandığını elinden ekmeğinin alındığını bedeninde hissetmeyen insanlar siyaset yapamaz çözümler getiremez!
Ancak derin yaralar almış, trajediler travmalar yaşamış, onuruyla oynandığının ve işgalin farkına varmış insanlar çare üretebilir!
El bebek gül bebek konfor içinde yaşamış insanların ellerindeki sayılar, rakamlar, projeler, reformlar tarihin hiçbir dönemi işe yaramamıştır!
Tarihin motoru ‘travmadır’, ‘aşağılanmadır’!
Çin, 1980 yılında dünyanın en sondan ikinci ülkesiydi şimdi zirvede, çünkü, Çin 60’lı yıllarda açlıktan ölen 50 milyon insanının acısıyla yaşadı!
Tarihin motoru canı yanan insanlardır!
Tarihin tek şansı hukuksuz, adaletsiz, ekmeksiz, topraksız ve beyinsiz ve akılsız bırakılan insanların öfkesi ve milli bir heyecanla örgütlenmesidir!
İstiklal savaşını Yunan ve İngiliz işgali karşısında saray ve padişahın .ötünü düşünenler vermedi!
Küçük şehir krallıklarını Almanya adı altında birleştiren Bismarck’ın gücü Fransızlar karşısında şamar oğlanı gibi sürekli ağır yenilgiler alması!
Elinizde sömürgeci şirketlerin ve beşli çetelerin ve tarikatların gücünü, hukuksuzluğunu, yağmasını durduracak milli projeler var mı?
Bir milli seferberlik bir planlı milli kalkınma projesi var mı?
Kuklaların biri gidiyor biri geliyor kuklaların devri hiç bitmiyor!
Çin, Hindistan ve Latin ülkeleri ve Afrika ve uzak doğuda milli isyanların patlamak vermesi madenlerinin soyulması köle gibi çalıştırılmalarıdır!
Hayat boyu konfor içinde yaşamış insanların aşağılanmayı ve ekonomik sefaleti halkımız gibi derinden hissetmesi mümkün mü?
Çoluk çocuklarını en pahalı okullarda okutmuş ve mezun olur olmaz en havalı makamlara torpille sokmuş düzenden nemalanan insanların bürokrasiye, liyakata, hukuksuzluğa, kayırmacılığa, israfa, şatafata, saraylara karşı gelebilmesi mümkün mü?
Toprak ağası Menderes’ten Özal’a Demirel’e Tansu Çiller’e ve Kemal Derviş’e ve Mehmet Şimşek’e, nicesinin, kişiliklerine, hayat standartlarına ve kimleri koruduklarına kimleri iktidar yaptıklarına ve ülkeyi kimlere peşkeş çektiklerine iyi bakın!
Mesela hiçbiri tarikatlara sesini çıkartmadı ve devlet malını domuz gibi yiyenler olarak hiç görmedi ve hiç biri zenginliklerin teşviklerin kredilerin yakınlarına bölüşülmesinden hiç rahatsızlık duymadı!
Canı yanmayan insanlarla can yakan sorunları çözemezsiniz!
Beyni ve kalbi olmayan sadece mideleri ve yandaşları için yaşayanlarla sanayi çağının devasa sorunlarını çözemezsiniz!
Ancak aşağılanmış insanlar öfke duyar!
Öfkenin küfrün alevi vardır!
Alev olmayan yerde heyecan insan coşku hareket yoktur!
‘Vatanın ve milletin kendi kaderini Türk milletinin asil çocukları belirleyecek’
Anıtlara kazdığımız bu sözler hangi şartlarda ortaya çıkmıştır ve bize ne söylüyor, bilen anlayan idrak eden var mı?
Mesela, hayatı boyunca hiç canı yanmamış, aşağılanmamış, ülkenin işgalini dahi hiç hissetmemiş, FETÖ döneminde FETÖ’cü, giden ağam gelen paşam zihniyetinde, diyelim İmamoğlu gibi bu düzenle milyar dolarlara sahip olmuş bir isim bu ülkenin ve halkın acılarını anlayabilir mi?
Tayyip Erdoğan dahi (İslamcılar) siyaset sahnesine ‘aç kurtlar’ gibi çıktı ve kendilerini ‘mağdur’ ‘aşağılanmış’ gösterip altta kalanları harekete geçirecek çok sert meydan savaşı gibi kanlı bir ideoloji inşa ettiler!
O kadar açtılar ki milli görüş gömleğini çıkartıp, kendilerine kimlik veren Erbakan’ı sattılar ve Erbakan’ın düşmanı Siyonistler ve FETÖ’yle yola çıkacak kadar gözlerini kararttılar! Merdiven altı camilerde nutuk atıp şimdi ülkenin bütün otel ve gökdelenlerin yarısını hukuksuzca ahlaksızca ele geçirmeden hiç gocunmadılar!
O kadar açtılar ki Bush’la pazarlığa oturup Irak ve Suriye’nin parçalanmasında proje başkanı oldular, o kadar açtılar ki, Mossad ve CIA projesi Balyoz ve Ergenekon operasyonlarıyla ve tarikatlarla Türk ordusunu gözünün yaşına hukuka hiç bakmadan ortadan kaldırdılar!
O kadar açtılar ki ormanları, gökdelenleri, köprüleri, yaylaları, hazineleri, borsayı, Merkez Bankası’nı, sarayları, ihaleleri, madenleri, yediler yediler hala doymadılar!
O kadar açtılar ki Allah korkusu hukuk adalet insanlık ve din iman, hiç gözünün yaşına bakmadan ülkenin altını üstünü soydular ve yetmedi Suriye’ye savaş açıp milyonlarca Müslümanı birbirine kırdırttılar!
Müslümanlığın ve Cumhuriyet kurumlarının İslamcı yağmacıların eline geçmesi ağrınıza gitmedi mi?
Cumhuriyetin ordusu ve hukuku tarikatçıların eline geçmesi ağrınıza gitmedi mi?
Servetlerin birkaç bin İslamcı siyasetçinin eline geçmesi hiç ağrınıza gitmedi mi?
Oysa insanlığın bütün büyük devrimlerini yapan köle yerine koyulup aşağılanmış insanlardır, İngiliz Şanlı Devrimi, aristokrat orduya karşı halk ordusunu kurdu, Fransız ihtilali asilzadelerin topraklarını ellerinden aldı ve kellelerini kesti!
Tarihin bütün köşe başlarına iyi bakın, büyük devrimler, işgale köleliğe hukuksuzluğa ve keyfiliğe karşı büyük öfke duyanlar tarafından gerçekleştirildi!
Milli benliği kırılmış ve canı yanmış, öfkesi ve isyanı olanlar nerede?
Canı yanmış insan önce dünyanın en yalnız kimsesiz olduğunu fark eder, sonra, kendisi gibi canı yanmışlara yakınlaşır! Ve yalnızlığını idrak ettikçe hukuk ve adalet ve bölüşüm arayışında yanı başında hep kendi gibi öfkesi olan insanlar bulur!
Milli karakteri yaratan milli öfke milli isyandır!
Feodal düzenin kralcıları aristokratları karşısında Fransa’da Almanya’da İngiltere’de altta kalmış insanlar dünya tarihinin en büyük sendikalarını partilerini kurdular, küçücük aidatlarıyla örgütlenip!
Hitler soykırımcı bir canavardır, kimse övemez, ancak I. Dünya Savaşı’ndaki ağır yenilgiyle aşağılanmış Alman gururunu harekete geçirdi ve II. Dünya savaşı öncesi dünyanın en yaygın demiryollarını, raylarını trenlerini tanklarını bombalarını denizaltılarını vs. inşa etti! II. Dünya savaşının sebebini bütün dünya biliyor, birinci dünya savaşındaki ağır yenilgiyle yara alan Alman gururu!
Sanki savaşı düşman kazanmış gibi tarihimizin en soylu savaşını verdiğimiz 57. Alayın toptan şehid olduğu Conkbayır’ının tam ortasına dikilen Anzac anıtı orada duruyor ve sanki savaşı hainler kazanmış gibi Anadolu’nun ortasında Seyid Rıza heykelleri ve isimleri duruyor; bu kadar ihanet onursuzluk olur mu?
Bir partiden önce gururumuzu inşa etmeliyiz!
Bir milli duvar bir milli kaya inşa etmeliyiz!
Şafağın sökebilmesi için önce ‘vatan’ kelimesinde anlaşmalıyız!
Milli istiklalde yan yana gelebilmeliyiz!
Milli egemenliğimizde çok kıskanç olmalıyız!
İşgalci yağmacı şirketlere karşı bir hukuk davası bile açamıyorsun!
Boynuna bıçağı dayamış kurban edilirken ağzından lanet okuyan bir küfür bile çıksa bir küfür etmekle dünyanın en aşağılık en ırkçı en faşist en şizofreni olmakla suçlanıyor mahkûm ediliyorsun!
İşgale karşı esir sessiz işbirlikçi köle olanların dini ve vatanı olmaz!
İşgale karşı sessizlik beynimizi kalbimizi duyu organlarımızı felce uğratmış!
Hayatın, var olmanın, gökyüzünün ovaların dağların, coşkusunu anlatacak kimsemiz kaldı mı?
Kanlı canlı bir neşe içimizde kaldı mı?
Allah korkusu, kamu yararı, milli sorumluluk, hayal kurabilen kaldı mı?
Elime kalem aldığım kırk uzun yıldan beri bu ülkede IMF, Dünya Bankası, sıcak para, borç, döviz, konuşuluyor!
Milli bir programa inancı olan kaldı mı?
Arkadaşlar bizler insanız, umutsuz vatansız Allahsız milliyetsiz ve sorumsuz ve susturulmuş köleler hiç değiliz!
Arkadaşlar, biz, insanız, felaketin farkındayız ve canımız çok yanıyor!
İster inanın ister dalganızı geçin, ister gelin ister burun kıvırın, arkadaşlar, biz sömürgeci şirketin havamız suyumuz vatan toprağımızı zehirleyip aşağıladığı ve işgal ettiği, İliç’e gidiyoruz!
Canımızın yandığı, gururumuzun kırıldığı ve insan yerine koyulmadığımız ve milli istiklalimizle oynandığı için!
Bu işgal utancına bu pervasızlığa katlanamadığımız için!
Cumhuriyetçi Vatanseverler Partisi’nin kurulduğunu ilan etmek için!
Solucan değiliz böcek değiliz, haşere gibi yaşamak ağrımıza gidiyor, sömürgeci şirketlerin ve tarikatların ve beşli çetelerin ve sarayların yemi gübresi eğlencesi ve kuklası, hiç değiliz!
Kimsecikler umursamasa da duymasa da İliç’e gidiyoruz!
Çünkü biz kırkikindi yağmurlarının bereketine inanıyoruz!
Bu toprakların rüzgarına fırtınalarına dağlarındaki karına inanıyoruz!
Türkülerine tarihine milli istiklaline inanıyoruz!
Kızılırmak’tan Fırat’tan daha büyük bir kutsal nehrin Türk milletinin yüreğinden derinlerinden aktığına inanıyoruz!
Bütün meydan savaşlarında ve bütün zamanlarda köleliğe esarete ve kibre ve efendilere karşı çıkmış bir milletin çocukları olduğumuza inanıyoruz!
Bedenimiz hukuk ve adalet ve eşitlik ve Allah korkusuyla, vücudumuz çok yüksek elektrik dolu, dokunmayın çarpılırsınız!
Huzursuzuz sinirliyiz öfkeliyiz!
Felaket kapıda, henüz aklımızı yitirmedik!
Felaketlere bedeniyle karşı koyamayanlar hayal kuramaz!
Ahlakı olmayanların Allah’ı yoktur!
Cumhuriyet’e inanmayanların vatanı yoktur!
Bu sömürgeci şirketler bu tarikatçı düzen, memleketimize ve insan varlığımıza, azaptır, milli utançtır!
Çelik kıvamını buluncaya kadar şafak sökene kadar milli bir ruh etrafında kenetleninceye kadar teskin edilmemiz rahatlamamız asla mümkün değildir!
Toprağımızın bereketi ve milli istiklalimizin sarhoşluğu ve kızgın beynimiz ve alev almış kelimelerimiz, nefesimizle İliç’e gidiyoruz!
Soyuldukça zulmedildikçe aşağılandıkça ‘sıcak para, sıcak para, IMF, Dünya Bankası’ diye eğlenen delilerden hiç değiliz!
Özgürlük, mutluluk, Cumhuriyet ve Allah duygusu sadece dürüst ve ahlaklı ve sorumluluk hisseden bölüşen insanlarda vardır, gerisi sarayların ve sıcak paranın karanlığı bataklığıdır!
Kendi ismi ve şöhretini düşünen bencil narsist bilmiş ve Atatürkçülüğün arkasına sığınan holding işbirlikçisi kuklası insanlardan olmayacağız!
Hukuk önünde herkesin eşitliği ve kardeşliğine inanıyoruz ve kendini dokunulmaz ilan edenlerin haksız servetlerini burunlarından fitil fitil getirip alacağız!
(Not: Hareketimizden yeni haberdar olan arkadaşlar, Veryansın Youtube’dan son üç dört videomuzu ve son çıkan Cumhuriyetin Soytarıları kitabımızdan fikrimiz iştihamızı cesaretimiz heyecanımız ve programımız ve dünya görüşümüz üzerine detaylı bilgiler alabilir!)
Numara, göz boyama vs. Neo-liberal sömürge stratejilerini, senin iktidarın uyguluyor ama sen tek kelime etmiyorsun!?
Birlikteyiz Nihat Genç, birlikteyiz.
Bu bir kıvılcım.
Sonu ulu bir ateş olacak!
🤌👍👏💐🙏
Uyarıcı, bilgilendirici ve mücadeleye güdüleyen yazınız için çok teşekkürler, şükranlarımı sunuyorum 🙏
Benim oyum sizedir Nihat abi. Şimdiden hayırlı uğurlu olsun..
Yolunuz açık olsun! Hani bir söz vardı ne önümde ne arkamda değil beraber ol yanyana yürüyelim manasında.. Yanındayız yangınlardayız!