Nihat Genç

Sahte ordular

featured

Nihat Genç yazdı…

Ekranlarda siyasette onbinlerce ‘sahte’ adam dolaşıyor kimse oralı değil ancak piyasaya bir ‘sahte’ dolar girince panikten bankalar ve Kapalıçarşı dolar satışını durdurdu!

Ancak meclis ve ekranlar bunca ‘sahte’ adama karşın çalışmaya devam ediyor!

Piyasa zaten dolar psikiyatristleriyle dolu, her gün, doların ‘nabzı’ düştü, ‘dolar’ çöküntüde, doların ‘ateşi’ yükseldi, gibi, kağıt paraya bir ‘insanmış’ gibi muayene ve hatta Bloomberg gibi ekranlar sabahtan akşama dolar psikoterapisi yapıyor!

Dolar, insanların insanı dünyamızın tek insanı, ciddiye almalıyız, doları basınca ordunuzu güçlü hale getirebilirsiniz ancak şimdi dolarla çoktandır topraksız, milletsiz, tarihsiz ve hukuksuz ve meşruiyeti olmayan ve yasal olarak tanınmayan ‘sahte’ ordular bile kurabiliyorsunuz, işte Suriye coğrafyası!

Evet dolar her kapıyı açar ancak ‘dolar’la ancak ‘pragmatik’ bir siyaset yani sadece ‘işlem’ yaparsın!
Dolarla maaşladığınız orduların ruhu yoktur, çünkü, doları bulamadıklarında yıkılır dağılır giderler ve istisnasız hep dağılmışlardır!

Hiç düşünmediğiniz bir yerden soru sorayım, Körfez’in zengin ülkeleri, Hintli, Pakistanlı, Filipinli vb. işçileri üstelik çok kötü şartlarda çalıştırırlar ve hatta aşağılayıcı şekilde öyle ki Arapların ikinci sınıf muamele yaptığı bu Uzak Doğulu işçilerin insan yerine konulmaması üzerine belgeseller filmler çekilmiştir!

Şöyle düşünün, Körfez ülkeleri Orta-Doğu’nun yoksul Arap coğrafyasına iş verebilseydi, yabancı istihbarat maaşlayacak bu kadar başıboş insan bulabilir miydi? (Bugün çok az miktarda Arap çalıştırıyorlar ancak eskiden daha çok iş veriyordu ve hatta Filistin Kurtuluş Örgütünün geliri bu istihdamdan geliyordu)

Türkiye’de de böyle değil mi, PKK ve Fetö elemanlarını nereden topluyordu, burssuz, yurtsuz, sosyal devlet yoksunluğu ve gelir adaletsizliği yani okuyacak gücü imkanı olmayan nüfusu kendi saflarına katarak!

Şimdi bölgede PKK’nın, İşid’in ve muhaliflerin yüzlerce irili ufaklı örgütü var ve hiçbiri tarım yapmıyor, bir meslekte çalışmıyor! Ya PKK-PYD gibi direk Amerika’dan maaş alıyorlar ya da uyuşturucu, kaçak petrol, kara parayla besleniyorlar!

Kara para nedir, denetim ve kayıt altına alınmamış para demek ve mafya ve çeteleşmenin kapısını açıyor ve kara para, kendine ‘kontrolsüz bir bölge’ bulunca Suriye örneğinde görüldüğü gibi kendine ‘ordu’ bile kurabiliyor!

Kimdir bu adamlar, etnik yapılar, mezhepler, muhalifler, ve hepsi moda deyimle büyük devletlerin ‘vekil’ güçleri! Yani büyük devletler direk kendileri savaşmıyor maaşladığı bu örgütleri savaştırıyorlar!

İç siyasette de aynısı, iktidarın yağma ve talan ve ihalelerinden ve altın kaçaklığı ve kontrolsüz denetlenmeyen servetlerini ele geçirenler büyük medyalar kurabiliyor ve siyasi bir güç haline gelebiliyorlar, beşli çeteler gibi nicesi de ‘dolarla’ kurulmuş!

Bugün islamcı iktidar gücünü ulusal egemenlik ve halk egemenliği yani meclis ve anayasadan mı alıyor, hayır, Tayyip Erdoğan’ın güne ve şartlara uygun pragmatik siyasetinden alıyor!

Tayyip Erdoğan gücünü İslam’dan da almıyor, adalet ve ahlak ve gelenekten de almıyor, Tayyip Erdoğan ben yaptım oldu, diyen iktidarın cebri gücünden alıyor! Atı alan Üsküdar’ı geçti ve oldu bittiyle!

Ben yaptım olduyla, şu anda felaketlerinin kurbanı olduğumuz bu pragmatik siyasetin sınırlarında yaşıyor ve dünya çapında felaketlere kapı açan sonuçlarını yaşıyoruz!

Tayyip Bey, islamcılara çok büyük zenginlikler bahşettiği ve faydalar sağladığı için her kesim Tayyip Erdoğan’ın pragmatik siyasetine sadık kul köle ve emrine amade olmuş!

Bunca hukuksuzluğa niçin sessiz kalıyorlar çünkü iktidarın gücü çekilince, kendileri ve servetleri meşruiyet krizi yaşayacaklar ve bağımsız mahkemeler devreye girecek korkusu yaşıyorlar ve kendileri muhalefete su bile vermedikleri için bu korkuyu yok olma tarihten silinme korkusu olarak kendi deneyimlerinden var sayıyorlar!

Pragmatik siyasetin en büyük tehlikesi benden sonra tufandır, yani başınızın çaresine bakın, Tayyip gidince, bu çok orijinal ve kendine mahsus siyasi iktidarı ayakta tutmak mümkün değildir ve milletin Tayyip sonrasını bir kaos gibi bekleyen korkusu da budur!

Yasalara uymak, köprüler, barajlar yapmak hatta fetihlerden daha zordur!

Osmanlı’nın fetih yüzyıllarında sorunu yoktu ne zaman ki fetihler sona erdi çöküş başladı!

Peki meclisi tanımayan bu pragmatik siyaset tıpkı Osmanlı’da olduğu gibi bir divan ya da şura kabul ediyor mu, hayır, bu pragmatik siyaset tek adam, dilidir!

İstisnalar şüphesiz vardır ancak çok uzun süren Osmanlı asırları kişiye (padişaha) değil yasaya-geleneğe bağlı kalmıştır!

Orta-Doğu savaşlarının kökeni Türkler’in Yunanlılar’ı kovduğu gibi Arapların siyonistleri kovacak gücü bulamayışı ve bunun utancıdır!

Siyonistlerin de arkasında büyük dolar gücü var Orta-Doğu’daki terörist grupların da arkasında ‘dolar’ gücü var!

Pragmatik siyasetin de arkasında ‘dolar’ gücü var yani bütün dolarlar kardeştir, dolarların orduları aynı kurumsuz hukuksuz belirsiz cehennemin kapılarına çıkar!

Hukuk, mahkeme, meclis, milli irade, başka bir şeydir ve işletilmesi çok daha büyük güç, tarih ve gelenek ve vatanseverlik ister!

İslamcılar ve liberaller, bir düşünün, İstiklal savaşına karşı laf da ederler ancak odaklandıkları asıl yer Cumhuriyetin ilk kurulduğu yıllardır, yani saldırılarının ana hedefi Tek Parti dönemidir, neden?

Yeni kurulmuş bir devletten her şeyin asrı saadet içinde ideal olmasını bekleyemeyiz ancak hayat size anayasa ve meclis ve hukukun işlemesi için büyük kapılar açmış ve artık savaşta değilsiniz ve kör topal işlemekte olan işleyen ve denenmekte olan kurumlarınız vardır!

İslamcı ve liberaller saldırılarını işlemekte olan kurumlara yaparlar, çünkü, işlesin çalışsın istemezler, çünkü işleyen ve çalışan her mekanizma eğrisi doğrusu yanlışı hatasıyla ‘devlet’ ve ‘toprak bütünlüğünü’ sürekli kılar ve onları rahatsız eder!

Emperyalistlerin dilidir bu, sizler işleyen kurumlar inşa edemezsiniz, çalışan kurumları yönetemezsiniz, sizde devlet ve hukuk geleneği hiç yok, çünkü sizler, dört karı alan doğulu sefillersiniz ve medeni batıya ve onun kurumlarına ve yol göstermesine ve hamiliğine muhtaç zavallılarsınız!

Bizleri sürekliliği olan hukuk kurumlarını ayakta tutamamakta suçlayanların bir de siyasetlerine bakalım, mesela, milliyetçilerin, islamcıların siyasetlerine görelim liberaller ve emperyalistler hangi yönden müdahale ediyor?

Yakın tarihte müdahale edilmiş üç büyük tarihi nokta var, birincisi, Trump’un Arap krallarıyla yaptığı İbrahimi andlaşması diğeri Enver Sedat’la Menahem Begin arasında Camp David anlaşması ve Fetö işgali!

Şuradan müdahale ediyorlar, kendi mezhep ve krallık (iktidar) çatışmalarımızda içerde birbirimizi birinci düşman-baş düşman yerine koymamızı istiyorlar ve en güzel örnek, Saddam’ın Kuveyt’i işgali ve İran Irak savaşı ve Suriye iç savaşı!

Oysa Orta-Doğu topraklarında baş düşman bellidir, siyonistler ve emperyalistler!

Peki neden mezhepler etnik yapılar milliyetçiler soykırımcıları bir tarafa bırakıp birbirlerini baş düşman haline getiriyor?

İşte iki gün önceye kadar siyonizmin vahşi soykırımı insanlığın gündemindeydi ve bütün müslüman dünya infial ve çaresizlik içinde izliyordu!

Birden İşid kırması terör örgütleri ve muhaliflerin Halep’e girdiğine şahit olduk ve gördük ki, bu grupların baş düşmanı İranmış!

Siyonistler ve emperyalistler soykırımını sürdürürken içimizden devşirilmiş bu örgütler siyonizmi değil neden birbirlerini baş düşman ilan ediyor!

Birbirimizle milli ihtilaflarımız olabilir ancak birbirimizi baş düşman ilan etmemiz ve soykırımcı emperyalistler orada dururken birbirimizi kafir ilan edip birbirimizle savaşmamızın köklü sebeplerini emperyalistler gayet iyi biliyor!

İç cephedeki, içerdeki gruplar ve yapılar ve örgütler bir kardeşlik hukukunun ya da bir devlet hukukunun ya da bir ittifakın yaşayabilmesi için birbirleriyle olan düşmanlık sınırlarını çok iyi bilmeli!

Emperyalistler içerdeki ihtilafların dış düşmandan daha derin ve köklü olduğu tesbitini yapalı iki yüz oluyor ve bütün çatışma anlarında etnik, mezhep, dini, bu iç ihtilafları önümüze koyuyor ve kendi soykırımlarını ve yağma ve talanlarını ve sömürüsünü bize unutturuyorlar!

Ve bizi birbirini yiyen birbirini öldüren geri kalmış hukuksuz kurumsuz başıbozuk topluluklar görüntüsü verdirip bunların başında bir büyük devlet bir hami olmadan asla yaşayamaz düstürunca bizi birbirimize kırdırıyorlar!

Neyle?

Doların ışıltısıyla!

Oysa dindar olmak oysa vatansever olmak bir ruhtur inançtır ve toprağına bağlı kalmanın sadakati ve değeri dünyanın en güçlü en istikrarlı kurumudur!

Birbirimizin ihtilaflarını devleti parçalayacak ve birbirimizi öldürecek raddeye getiren şey, ruhumuzun da gerçekte imansız inançsız ve topraksız yani ruhumuzun da kurumsuz olmasıdır!

Sadakat ve fedakarlık ve birbirine tahammülümüz kökünü iman ve inançtan ve vatan sevgisinden ve tarihten ve kültür ve geleneğinden alır!

Rüzgarlar fırtınalar hepimizin altında toplandığı çınar ağacının dallarını kopartır ama o çınar ağacının gövdesi kökü ayakta kalır, emperyalizmin istediği budur, hepimizin altında gölgesinde yaşadığımız o kökü kurutmak!

Emperyalizm doları basıp sadakat ve fedakarlık yani doları basıp ‘itaat’ alıyor!

Dolar eşittir İslamcılık işte sonuç müslümanların müslümanları öldürdüğü Suriye coğrafyası!

Bu, geçimimi başka nasıl sağlarım, çoluk çocuğum için mecburum, deyip, pragmatik siyasete kapıkulu olanların geldiği-getirildiği insansız hukuksuz vahşi bir ortamdır!

Bu yüzden değil Orta-Doğu’da devlet kurmak ağaç dahi dikemezsiniz, çünkü dolarlar ruhları satın almıştır ve hepsine dinci ve etnik bir siyaseti bahane olarak ellerine veren de emperyalizmdir!

Dolar sahibi olabilmek için ruhlarını hukuklarını meclislerini devre dışı bırakıp liyakatsızlığı mesleksizliği adam kayırmayı pragmatik siyasetleriyle iktidar yaptılar!

Ve insanlar ve cemaatler ve örgütler ve yazarlar satın alarak pragmatik siyasetlerinin keyfini sürüyorlar güya fetihlerden fetihlere koşuyorlar!

İşte görüyorsunuz, hiç biri yahu bizim asıl düşmanımız Emperyalizm ve soykırımcı siyonistlerdir diyemiyor ve hepsi birbirini boğazlıyor!

Kardeşlerim, emperyalist devletlerin de birbiriyle derin ihtilafları var, mezhepleri dinleri bile farklı ve onların da birbirleriyle tarihi çatışmaları ve toprak anlaşmazlıkları var, ama, onların bizden farkı, baş düşmanları, I. dünya savaşı, II. Dünya savaşı, ve Orta Doğu savaşları, ve nice savaşlar sürüyor, ama hiç değişmiyor ve neden bizler birbirimizi şeytan ve deccal ve kafası ilk kesilecekler listesine yazacak kadar düşmanlaşabiliyoruz, doların şehveti olmasın!

Evet Esad çok zayıf hatta diktatör diyelim hadi doğrudur diyelim ancak islamcılar Esad’a saldırdıkları argüman ve suçlamaların harfiyen tıpatıp aynı siyasi diliyle Cumhuriyete saldırdılar, bu dili inşa eden de dolardır!

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

3 Yorum

  1. 2 Aralık 2024, 11:00

    yine harika bir yazı yaymak lazım herkes okumalı… şu dinciler tarikatler kadar olamıyoruz sosyal medyayı yıkmal ıNihat Genç ve veryansın’a sahip çıkılmalı haydi göreve

  2. İnsan para için kardeşini bile keser. Bu hep böyleydi. Sağol Nihat hocam.

    • Dogrusu ; Para icin kardesini ( en yakinin ) bile kesecek insan vardir…
      Her insan bir degildir.
      Ama insanlar birbirine cok benzer…..

      Bulundugumuz cografya cok namussuz barindiriyor, üretiyor !!!!!

Giriş Yap

Veryansın TV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun!