Nihat Genç yazdı…
Ulan memlekette neler oluyor diye korkudan hop oturup hop kalkıyoruz ama bizim de çok avantajlarımız var!
Mesela liderlerimizin tutarsızlığı, bir söylediklerini ertesi gün inkar ettikleri, peş peşe yalanlar söyledikleri ve dün verdikleri sözleri bugün tutmadıkları aşikar, o halde, yalancı siyasetçilerin başımızda olması, bugünlerde en büyük şansımız!
Bir de FETÖ döneminden beri ekranlarda kızağa koştukları köpekleri hiç değiştirmemişler ve halkımız, bu köpeklerin bu kızağı taşıyamayacağını çünkü milletin bu soytarılarla dalga geçip hiç inandırıcı bulmadığını söylüyor!
Evet, ortada inandırıcılık yok ve siyasete katastrofi ve ahlaksızlık hakim, o halde, panik yok!
Hemen Bahçeli’yi aradım:
-Hayırdır Bahçeli efendi, Apo’yu çıkartacağın söyleniyor ama size hiç kimse inanmıyor!
Bahçeli: -Ben de inanmıyorum, şu kadarını söyleyeyim, eskiden koğuş kapıları mekanikti, gardiyan açar ve dışarı çıkardınız, şimdi öyle değil, koğuş kapıları uzaktan kumandayla açılıyor ve kumanda da Reis’te!
-Yine de kafamız çok karışık, ‘paradigma’ değişikliği deniyor, nedir şu işin aslı?
Bahçeli: -Eskiden daktilolardaki harf sırası değişikti şimdi elektronik çağa girdik ve harflerin yerini değiştiriyoruz! Harflerin yeri değiştiğinde siz, açılım, çözüm, eyalet, anayasa değişikliği yazıyorsunuz ama ekrana başka bir şey çıkıyor?
-Ne çıkıyor?
Bahçeli: -Barış, Demokrasi, kardeşlik, inovasyon, biyoçeşitlilik, LGBT, Avrupa’ya gaz akımı, çıkıyor!
-Peki, önce direkt barış, demokrasi, yazalım, o zaman ne çıkacak!
Bahçeli: -O zaman, şöyle bir palavra sıkayım, o zaman mevsimler hızla ısınıyor, elli yıla üç-beş derece daha ısındı mı buz çağına giriyoruz, eyalet dediğiniz bölge buzlar altında kalacak! Şimdi buz tutmuş bölgede eyalet olsa ne federasyon olsa ne? Yani kardeşim dünyanın paradigması değişiyor!
-Vay be, ulan ben de boşuna çok korktum ama kafam şuraya takıldı, peki Bahçeli efendi, Apo’nun gönderdiği mektupta ne yazıyor?
Bahçeli: -Reis’e güvenin, çok uyanıktır, şimdi uzaktan kumanda eskiden göz ve parmak iziyle çalışıyordu sonra Reis, kiloya göre ayarladı, yani Apo kilo almışsa kapıdan çıkamaz! Şimdi mektubu otopsiye gönderdik bakalım harflere ne kadar basmış, ki, buradan kilosu ortaya çıkacak, fazla kilo almışsa, sorun yok, çıkamaz!
-Hay aksi kafam karıştı, ama söz veriyorsunuz yarın sözünüzü tutmazsanız siyaset ısınmaz mı öfkeyle kızgınlıkla ortalık ayağa kalkmaz mı?
Bahçeli:-Biz de siyaset ısınsın istiyoruz, siyaset ısınmadan yapılmaz, şimdi, yolda benzin bitti, ne yapıyorsun benzin istasyonuna giriyorsun, peki, atla gidilen çağlarda ata benzin de lazım değil ama yine mola veriyorsun, niye çünkü at enerjisini dinlenerek alır, ve yemini verirsin…
-Yemini derken, kimi yemliyorsunuz?
Bahçeli: -Şimdi içerde Apo’nun kafası çok ısındı çok, fırından çıkmış kızarmış kelle gibi, bunu biraz soğutmak lazım, şöyle, bir dışarı çıksın, biraz dinlensin, sonra bankadan kredi çeksin sonra bankaya borcu katlansın, işte asıl o zaman Apo’yu ele geçiririz!
Yani, Apo’nun kredi borçlarını yapılandırarak ‘sorunu’ çözeceğiz, diyorsun!
Bahçeli: -Tam öyle değil, dışarda hayat, borçlar, arkasından hançerleyen siyasi ilişkileri, hepsi Apo’yu kontrollü biçimde küçültecek ve canavar kapitalist sistem Apo’yu da bizim gibi Reis’in kölesi haline getirecek!
-Kafam biraz karıştı, ama! Bu kadar derin kumpasa hiç gerek yok, şöyle İmralı’dan çıkarken arkadan biri itse merdivenlerden düşüp ölse, siz de kurtulsanız biz de!
Bahçeli: -Olur mu güzel kardeşim, terör biterse biz neyin siyasetini yapacağız ülkemizi nasıl kalkındıracağız bölge halklarına barış huzur ve biyoçeşitliliği nasıl getireceğiz?
-Şu ikide bir ağzından çıkan biyoçeşitlilik kelimesini niye çok anlamsız yerlerde kullanıyorsunuz, anlayamadım!
Bahçeli: -Şimdi sömürgeci madenciler köy yayla orman ortalıkta biyoçeşitlilik kalmadı, arılar böcekler karıncalar haşereler ölüyor, biz de kara kara düşündük, bu biyoçeşitliliğin geri gelmesi için ne yapabiliriz? Birden Reisin aklına, yahu şu İmralı’daki Apo’nun saçı sakalı bit pire dolu, salalım doğaya, biyoçeşitlilik artsın ve faiz ve enflasyon ve döviz kuru yerine otursun!
-İyi de döviz kuruyla oynamasına İsrail ve Amerika merkez bankası ne der, gerekli izinler alındı mı?
Bahçeli: -Para basmamıza zaten izin verilmiyor biz de madem öyle biti pireyi mikrobu bakteriyi haşereyi solucanı yılanları biraz daha üretelim çoğaltalım, dedik!
-Yani gübre ve yem işini çözüp finans sektörünü ve sıcak parayı kökünden patlatacaksınız, vallahi, bu yeni paradigmanız beni de şaşırttı, paniğim korkum hiç kalmadı!
Bahçeli: -Ancak yine de sorun büyük, çünkü, Apo’yla birlikte bütün PKK’lılar çıkarsa, bit pire solucan yılan haşere piyasasına hakim olurlar, işte bu tekeli kırmak lazım! Şimdi dünya sağlık ve demokrasi başkanı, bir HTŞ bize yeter, bölge, ikinci bir salgını kaldırmaz, yoksa demokrasi ve barış boğulur ve gelmez, diyor…
-Tam anlamadım ama paradigma dediğiniz pislikler kötülükler ve teröristler arasında bulaş ve yayılma dengesini sağlamak, valla İsrail bu işi biliyor!
Bahçeli: -Sanayileşmiş ilk 20 ülke PKK bakterisinin bölgeye konumlanmasını istiyor, insanlığın geleceği için!
-Haaa, şimdi anladım, paradigma dediğimiz bir terör modellemesi, şu yani, aynı anda aynı tarlada farklı bakteriler toprağa ve bölgeye zarar verir, diyorsunuz, yahu, bunu şöyle tane tane hepimizin anlayacağı şekilde baştan niye anlatmadın!
Bahçeli: -Sorun Çin aşısı mı Alman aşısı mı, bizim yerli aşımız da olmadığına göre, biz kendi bakterimizden kendi aşımızı yapalım!
-Ulan ne milliyetçi bir kafa, ne milliyetçi bir paradigma, ne büyük devlet aklıdır bu, önünüzde secdeyle eğiliyorum!
Teşekkürler Abi