Murat Bölükbaşı yazdı…
Zafer Partisi Sözcüsü Sayın Azmi Karamahmutoğlu Sözcü TV’de İpek Özbey’in moderatörlüğünü yaptığı Nokta Atışı programında “Ortada bir şey yok ama; ‘Bir Milliyetçi Çatı İttifakı adı altında üçüncü bir blok oluşturabilir miyiz diye’ konuşuyoruz ve bu düşünceyi sahiplenen satın alan çok insan var. Ancak şunu kayda geçirebilirim; milletvekili seçimlerinde üçüncü blok olacak, hangi partilerden teşkil edilir kararlaştırılmış bir şey yok, ittifak en az iki partiyle yapılır. İyi Parti’yle oturup anlaştık demiyorum ama, Buğra Başkan benim arkadaşım; gayrı resmi oturup konuşuyoruz” dedi. Şaşırmadım desem yalan olur! Bir anda aklıma geldi; Özdağ, CNN Türk’de, Ahmet Hakan’ın programında İyi Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu’ya “FETÖ’cüdür” demişti. Konu mahkemeye taşındı. Mahkeme kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi. Sonra Kavuncu, Özdağ’a manevi tazminat davası açtı. Yerel mahkeme Kavuncu’ya 20 bin TL tazminat ödenmesine, istinaf, kararın kaldırılmasına davanın reddine karar verdi. Türk filmlerinde izlediğimiz o bilindik sahne ve diyalog geldi aklıma: Adam diğer adamı vuracakken son anda araya anne girer, “Dur! o senin kardeşin” der… Buğra Kavuncu; “Gün, kanun hukuk tanımazlara karşı bir arada olma günüdür” diyerek, geçtiğimiz Ocak ayında Özdağ hakkında yaptığı hakaret suç duyurusunu geri çekmişti… Karamahmutoğlu, “cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Zafer Partisi olarak aday çıkarmayı düşünüyoruz ancak, önce Genel Başkanımızı içeriden çıkarmamız lazım. Evdeki bulgur, Dimyat’da ki pirinç, eldeki bir kuş” diyerek sözlerini bitirdiği konuşması bana göre “çok su götürecek” gibi.
İsim zikredilmese de, Karamahmutoğlu’na nokta hedef atışı, X hesabından yaptığı açıklamayla Genel Başkan Yardımcısı Bartu Soral’dan geldi. Soral, “Zafer Partisi adına yetkisi olmadığı halde siyaset mühendisliği yapmaya çalışanlar siyaset tüccarıdır. Sözlerinin kıymet-i harbiyesi yoktur” diyerek, bence adrese teslim bir mesajla cevap vermişti. Biri parti sözcüsü biri genel başkan yardımcısı olan iki üst yöneticinin ortaya koyduğu resim, Zafer Partisi’nin Divan Kurulu’nda geçen ve ikinci şahıslardan dinlediğim bir anekdotu hatırlattı. Sayın Özdağ’a, “Özgür Özel emanetçi mi” diye sorulduğunda; “Bir vekalet ancak 3 ay sürer, sonra herkes kendi yoluna gider” dediğini duymuştum. Birçok partide olduğu gibi Zafer Partisi de iç sorunları yoğun bir şekilde yaşıyor ve anlaşılan o ki; Özdağ’ın Silivri esareti uzun sürerse, başta genel başkanlık koltuğuna kimin oturacağı olmak üzere sorunlar büyüyerek devam edecek…
2023 Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçimleri siyaset sahnesinde kralın çıplak olduğunun halk tarafından en net biçimde görüldüğü seçime sahne oldu. Maalesef birçok siyasi partinin Atatürk ve Türk milliyetçiliği şemsiyesi altında toplanması için kurulan Ata İittifakı; Zafer, Adalet, Ülkem ve Türkiye İttifakı Partisi’nden oluşan, genel toplumsal muhalefeti temsil etmeyen sınırlı sayıda partinin katılımıyla gerçekleşti. Ata İttifakının Cumhurbaşkanı Adayı, Zafer Partisi MKYK’sında oybirliğiyle veto edilmesine rağmen Genel Başkan Ümit Özdağ tarafından Sinan Oğan olarak açıklandı.
Seçimi Zafer Partisi sinerjisi ve enerjisiyle, “Ne Domuz Bağı, ne de Kandil Dağı” diyerek ikinci tura taşıyan Sinan Oğan, kameralar ve mikrofon eşliğinde Türk milletinin gözünün içine bakarak, utanmadan ve sıkılmadan “Pilava sadık kal” diyerek, domuz bağıyla açık net, Kandil Dağı’yla o gün gizli ve örtülü, bugünse aleni yol yürüyen Cumhur İttifakı’nın yanında yer aldı. Sinan Oğan, seçim sonrası elini yüzünü yıkayıp milyonluk Mercedes’ine binerek İncek’te geniş arazili malikanesinde istirahate çekilirken, ‘’Tereyağlı Pilav’ın faturasını ödemek’’ Zafer Partisi’ne ve onu destekleyenlere kaldı.
Öte yandan seçimin bir diğer kaybedeni İyi Parti oldu. Millet İttifakı adı altında kurulan, ancak milletin aklı, irfanı ve beklentilerinin masada olmadığı, Akşener’in önce masadan kalkıp sonra oturmasıyla millet, masada yenilip içilenin faturasını İyi Parti’ye ödetti. Akşener’in köşesine çekilmesiyle Genel Başkan Yardımcılığı, Parti Sözcülüğü yapmış milletvekili, Belediye Başkanı ve benzerlerinin AKP’ye katılımıyla sis perdesi kalkmış, görüntünün netleşmesiyle parti desteği yüzde 4’e kadar çekilmiş ve düşüşü durdurmanın mümkün olmadığı görülmüştü. Bütün bu olanlara ve paraşütsüz düşüşe rağmen Karamahmutoğlu’nun niyet mektubu olarak okunabilecek ittifak çağrısına İyi Parti İstanbul Milletvekili Burak Akburak’ın, “İyi Parti de dahil değil, İyi Parti ve diğerleri doğru cümledir. Milliyetçi merkez sağın temsilcisi İyi Parti’dir.” Çıkışı, kendini hala buğday ambarında zanneden İyi Parti’nin, Türk milletinin arzu ve beklentilerine cevap veremeyecek siyasi körlük ve acziyet içinde olduğunu bir kez daha gözler önüne sermiştir.
Evet! Kesinlikle milli cephede bir ittifaka ihtiyaç vardır. Ancak bu iki partinin seçim sürecindeki ders, hal ve gidiş notu millet nezdinde onları sınıfta bırakmıştır. Öte yandan, kişisel menfaat güderek siyaset sahnesinde köşe kapan, yer tutan siyasetçiler ve müesses nizamın kontrolünde siyaset yapma görevi verilmiş kontrollü liderlerin artık halkı kandırabilme şansıda kalmamıştır. ‘’Bir mü’min aynı delikten iki defa sokulmaz, ısırılmaz.’’(Buhari, Edep, 83; Müslim, Zühd, 63) ama biz, AKP’nin iktidar olduğu 23 senede defalarca kandırılarak ısırıldık; lakin Türk milleti olarak fakr-u zaruret içinde harap ve bitap düştük. İktidarı ve muhalefetiyle birlikte kumpasa alındık ve nihayet bunun farkındayız. Bundan sonra masayı kuran da, kartları karıp dağıtan da Türk milletinin vatansever has evlatları olmak zorundadır.
Milli ruhta ve milli cephede olan bütün fraksiyonlar bir araya gelmeli ve milli bir komite altında çalışma ilkesini belirlemelidir. Bu bir kurtuluş mücadelesidir. Dolayısıyla mücadele ruhu kurtuluş savaşı, siyasi zemini Amasya Genelgesi olan bir uyanış ve diriliş hareketi olmak zorundadır.
Şartlar 22 Haziran 1919’la aynıdır. Sevr’in şartları düşman askerinin vatan toprağına ayak basması dışında gerçekleşmiştir. Diğer yandan Atatürk Devrimlerinin tamamlanması ve Türk kimliğinin daha fazla aşındırılmasının önüne geçmek için kuruluş devri ideolojisini tavizsiz uygulayacak Türkçü bir iktidara ihtiyaç olduğu da ortadadır. Böyle bir birlikteliğin oluşması partiler üstü milli bir komitenin harekete geçmesiyle mümkündür.
Durum açık ve nettir! Milletin istiklalini, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır. Milletin içinde bulunduğu durum ve şartların gereğini yerine getirmek ve haklarını gür sesle cihana duyurmak için, her türlü baskı ve kontrolden uzak milli bir heyetin varlığı zaruridir.(Amasya Tamimi; 3., 4. Madde)
Dimyattaki pirinç, daldaki kuş, evdeki bulgur demeden…
Geceniz güzel sabahına uyandığınız topraklar Türk vatanı olsun!
ALLAH AZI OLSUN VAR OLUN SAG OLUN
Bilmukabele teşekkür ederim.