Dr.Barış Adıbelli yazdı…
1989’da David Fromkin “Barışa son veren Barış” isimli bir kitap yazdı. Kitap, Birinci Dünya Savaşını anlatıyordu. Adından da anlaşılacağı üzere kitap, Birinci Dünya Savaşı’nı anlatarak dünyanın nasıl İkinci Dünya Savaşına sürüklendiğini gözler önüne seriyordu. Kitabın başlığı gerçekten her şeyi özetliyordu. Tıpkı bugün Ukrayna savaşında yaşananlar gibi…
2025 itibariyle ya da bir başka deyişle Trump’ın ikinci dönem başkanlık görevinin başlamasıyla en çok konuştuğumuz meselelerin başında Ukrayna savaşının bitirilmesi ve kalıcı adil bir barışın tesis edilmesiydi. Öyle ki Trump daha göreve gelmeden Ukrayna savaşını 24 saat içerisinde bitireceğini taahhüt bile etmişti. Ancak göreve başladıktan sonra sürecin içine dahil olmasıyla birlikte Ukrayna savaşının zannettiği gibi kısa sürede sona ermeyeceğini gördü. 2022’de bu savaş başladığında dönemin Amerikan ve İngiliz yönetimleri bu savaşın uzun soluklu bir başka deyişle Rusya’yı bir daha herhangi bir devleti işgal edemez hâle getirinceye kadar devam etmesi hesaplanmış ve planlanmıştı.
Trump, tek taraflı bu savaşı bitirebileceğini düşündü; hatta Ukrayna’ya kendi hazırladığı barış planını dayatarak Rusya ile bir an önce masaya oturmak istedi. Bu masada savaşın tarafı olan Ukrayna’ya bir koltuk dahi verilmedi. Trump’ın amacı bir an önce ABD-Rusya ilişkilerini normalleştirip Rusya’ya da Ukrayna topraklarından taviz vererek Çin meselesinde Rusya’yı devre dışı bırakmaktı. Lakin, Trump’ın hesap edemediği en önemli nokta bu işin bu kadar kolay ve ucuz olmamasıydı. Putin, Trump’ın gerçek amacını gördü. Rusya, Çin’den yolunu ayırmak yerine Çin’le safları daha sıkılaştırdı. Bir bakıma Rusya, Trump’a savaş bitse bile artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı mesajını da verdi. Buna rağmen Trump her şeyin eskisi gibi olmasına ve Rusya-ABD, ilişkilerinin kaldığı yerden devam etmesini arzuluyor.
Trump, aynı zamanda Avrupa’ya barışı getiren lider olarak tarihe geçmek istiyordu. Fakat Putin egosu yüksek karizmatik tecrübeli bir devlet adamı olması hasebiyle Trump’ın tamamen kişisel egosunu tatmin etme adına ortaya koyduğu bu yol haritasını kabul etmedi ve elinin tersiyle geri çevirdi. İşte bu noktadan sonra Putin dizginleri kendi eline aldı ve bir çağrıda bulunarak Ukrayna ile İstanbul’da yüz yüze görüşme yapmak istediklerini belirtti. Ardından İstanbul görüşmelerinin ikinci turu gerçekleştirildi. Zelenskiy Türkiye’ye geldi, Putin’in de Türkiye’ye gelmesi bekleniyordu. Fakat Trump’ın sürece müdahale ederek kendi şahsi şovuna dönüştürmeye çalışması, Putin’in olası İstanbul ziyaretini iptal etmesine ve görüşmelerin daha düşük bir seviyede gerçekleşmesine neden oldu. Ülkesine elleri boş dönen Trump ise Putin’i sert bir şekilde eleştirmeye başladı. Daha önce barışın önündeki engel olarak Zelenskiy’i gösteren Trump artık barışın önündeki engel olarak Putin’i görmeye başladı.
İstanbul görüşmelerinin ikinci turunun ardından durup dururken Trump’ın Vatikan’da bir barış görüşmesi önermesi ve Ukrayna ve Rusya’nın arasındaki barışı ancak Papa’nın arabuluculuğunda Vatikan’ın sağlayabileceğini söylemesi Rusya ve Ukrayna’da soğuk duş etkisi yarattı. Zira tarihsel olarak Katolik ve Ortodoks kiliseleri arasındaki tarihsel mücadele rekabet ve anlaşmazlıklarından bihaber olan Trump’ın Ortodoks dünyasının iki önemli kilisesine ev sahipliği yapan Ukrayna ve Rusya’nın Vatikan’da Katolik Papa’nın elinden barışı sağlaması açıkça kıyametin habercisiydi. Rusya meselenin tarihsel açıdan hassasiyetini de dile getirerek bu öneriyi reddetti. Rusya patrikliği açıkçası bunu bir hakaret olarak gördü. Trump’ın amacı hakaret falan değildi. Trump’ın tek bir amacı vardı: Tarihte ilk defa seçilen Amerikalı bir papanın tarihe geçmesi ve dünyaya, “bakın Amerikalı papa göreve başlar başlamaz barışı da beraberinde getirdi” mesajını vermekti. Zira Trump’ın temel politikası önce Amerikaydı. Bu nedenle attığı her adımda bu politikayı, bu ilkeyi gözetiyordu.
Trump, Putin’e önce ‘çıldırmış’ dedi, ardından ‘ateşle oynuyor’ diyerek gözdağı verdi ve nihayetinde ‘bu savaş benim savaşım değil’ diyerek Putin’e meseleyi Avrupa ile Rusya’nın bir meselesi haline getirmekle tehdit etti. Bu nokta çok önemli zira Ukrayna Savaşı’nın bir sonraki aşaması Avrupa ile Rusya savaşıdır. Dikkat edilirse Trump ‘bu savaş Ukrayna’nın savaşıdır’ demiyor. ‘Bu savaş Avrupa’nın savaşıdır’ diyor. Bu ne demek? Eğer Rusya ABD ile uzlaşmazsa, ABD’nin koşullarını kabul etmezse, ABD doğrudan müdahil olmayacak ama Avrupa’nın da arkasında olacak. Yıllarca kağıt üzerinde kalan Avrupa’nın ortak güvenlik mimarisi ve Avrupa’nın ortak ordusu meselesi her ne hikmetse bir anda canlanıp gündeme geldi. Mart ayında AB Komisyon başkanı Ursula von der Leyen Avrupa’yı yeniden silahlandırma çağrısında bulunmasıyla mesele bambaşka bir boyut aldı. Şu anda Avrupa Birliği’nin gündeminde ne yeşil enerji var, ne iklim krizi var, ne ortak gelecek veya refahın artırılması var, ne ticaret, ne ekonomi var. Varsa yoksa Rusya tehdidine karşı nasıl önlem alınacağı var.
Rusya ise Avrupa’yla savaşmak istemiyor ancak meşru müdafaa hakkını da gözetiyor. Ukrayna’da bir barış sağlandıktan sonra Rusya, Avrupa’nın kendisine yönelik muamelesini de unutacak değil. Bu tıpkı 1853-1856 yılları arasında yaşanan Kırım Savaşını unutmadığı gibi Ukrayna savaşını ve Avrupa’nın katkısını da unutmayacak. Lakin Ukrayna savaşından sonra Avrupa, Rusya ile uzun soluklu bir hesaplaşmaya da hazırlanıyor gibi gözüküyor.
Sonuç olarak salı günü Rusya’dan yapılan açıklama dikkat çekicidir. Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, Rusya, Ukrayna arasındaki görüşmelerin üçüncü turunun 2 Haziran’da İstanbul’da yapılmasını önerdi. Kısacası, Rusya, ABD’nin Vatikan teklifine karşı İstanbul teklifini sunmuş oldu. Tarih boyunca her zaman bir Vatikan-İstanbul rekabeti olmuştur. Ukrayna savaşı giderek bir medeniyet savaşına doğru dönüşme eğilimine giriyor. Ancak belirtmek gerekir ki bu savaşın bir kazananı olmayacak!
Rusya ve Ukrayna arasında kerhen imzalanacak bir barış aslında barışa son verecek ve yeni bir savaşın belki de üçüncü dünya savaşının kapsını aralayacak! Bunu daha önce de görmüştük!
Barışa son verecek barışı anlatan Barış bey