Barış Adıbelli
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Manşet
  4. Kağıttan kaplan ejderhaya karşı

Kağıttan kaplan ejderhaya karşı

featured

Dr. Barış Adıbelli yazdı…

Dünya günlerdir ABD ile Çin arasındaki tarife savaşlarına şahit oluyor. En son ABD, Çin’in Amerikan mallarına koyduğu %84’lük  gümrük vergisine karşı Çin mallarına %124’lük yeni bir gümrük vergisi getirdi. Ardından da Trump Çin hariç diğer bütün ülkelere uygulanan tarifeleri 90 günlüğüne durdurduğunu açıkladı.

Trump’ın amacı üzüm yemek değil bağcıyı dövmekti yani ana hedef Çin’i ekonomik olarak frenlemek ve ABD’yi bu işten kârlı çıkarmaktı. Bu politikanın uğruna tüm dünyayı hatta müttefiklerini feda etti. Oysa ABD müttefikleriyle vardır söylemi Amerikan dış politikasının temelini oluşturuyor ve bugüne kadar yakın tarihte yaşananlar da bunu teyit eder. Ancak gelinen noktada Trump öyle bir iklim yarattı ki bu iklim ABD’nin tamamen yalnızlaşacağı  hatta yalnızlaştığı bir dönemi getirdi.

Amerikan borsası bu türbülans içerisinde bir ileri gidiyor bir geri geliyor. Günlerce değer kaybeden borsa Çarşamba günü bir anda değer kazandı ancak güvenilir ve istikrarlı değil. Çünkü her an Trump’dan sosyal medyada sürpriz bir paylaşım gelebilir ve borsa tepe taklak olabilir.

Gelen gideni aratır misali Amerikan halkı Biden’ı mumla arar hale geldi. Sosyal medyada Amerikalılar,  “beni hala özlemediniz mi?” yazan Biden fotoğrafları paylaşılıyor. Trump, bugün seçime girse 20 kasımda aldığı oyları alamayacak duruma geldi. 2026’da ara seçimler var. Böyle giderse cumhuriyetçilerin de desteğini kaybedecek. 2026’da ara seçimleri de  kaybederse Kongre’nin kontrolünü demokratlara kaptırır ve böylece saltanatının da sonu gelir.

Başkanlığının ilk 100 günü dolmak üzere ancak elle tutulur gözle görülür hiçbir ilerleme kaydedemedi. Ne Ukrayna savaşını durdurabildi ne Rusya’yla ilişkileri normalleştirebildi ne Orta Doğu’ya barış getirdi ne de İran’ı nükleer programından vazgeçmeye ikna etti. Üstüne üstlük kendisinin kurtuluş adını verdiği tüm dünyaya kestiği tarife faturası da geri tepti. Çin’le girmiş olduğu tarife yarışı ABD’yi ekonomik anlamda faturası oldukça büyük oldu. Temel ihtiyaç maddeleri de dahil olmak üzere ABD’nin Çin’den ithal ettiği tüm mallara muazzam bir zam gelecek, bu da ister istemez ülkede enflasyonu patlatacak. Zaten halk  Biden’ın ekonomi politikalarından memnun olmadığı için Trump’ı seçmişti. 

Gelelim en korkunç senaryoya; Trump şu anda hem Amerika’da hem de dünyada siyaseten ve ekonomik olarak oldukça sıkışmış durumda ve baskı altında. İşte Trump bu mengeneden kurtulmak için İran’la bir savaş çıkartmaya çalışabilir. Bilindiği üzere İran’a da doğrudan görüşmeler için cumartesiye kadar süre tanıdı. Birinci gönderdiği mektupta İran doğrudan görüşmeleri reddetmişti. Şimdi Trump’ın  ikinci bir mektup gönderdiği  iddia ediliyor ve yine Trump, İran’la dolaylı değil doğrudan görüşmek istediğini söylüyor. Netanyahu ile Beyaz Saray’da yaptığı görüşmede İran’ın asla nükleer silaha sahip olamayacağını söyledi. Trump’ın bu açıklamasından günler önce ise dini lider Ali Hamaney’in danışmanı Ali Laricani dini liderin nükleer silah edinmeme yönünde fetvaları olduğunu dolayısıyla bu fetvaya uyduklarını ama ABD’nin İran’a saldırması durumunda İran’ın da nükleer silah yapmaktan başka çaresinin olmadığını söyledi. Halihazırda zaten İsrail İran’ın şu anda nükleer silah yapma yeteneğine kavuştuğunu, istediği anda nükleer silah yapabileceğini uzun süreden beri iddia ediyor.  Dolayısıyla, Trump’ın hem dikkatleri başka yöne çekmek adına hem üzerindeki baskıyı azaltmak adına hem de ABD’de savaş ekonomisine geçmek adına İran’a yönelik maceracı savaş politikası her an bölgesel bir nükleer savaşa dönüşme potansiyeli taşımaktadır. Kaldı ki İran’ın doğal iki müttefiki Rusya ve Çin’in böyle bir saldırı için  nasıl bir pozisyon alacağı henüz net değil. Rusya da Çin de İran’a olası bir saldırıya olumlu bakmıyor. Bu tarife rezaletinden sonra Trump’ın müttefiklerinden İran için destek istemesi de mümkün değil. Zaten Trump da Avrupalı müttefiklerinden bir beklentisi yok. Rusya’dan beklentisi var, Türkiye’den beklentisi var, İsrail’den ve Körfez ülkelerinden beklentisi var.

Bu süreçte salı akşamına kadar ABD’nin tarife hamlesine karşı Çin’in nasıl bir cevap vereceği merak konusuydu. Çin’in geri adım  atıp atmayacağı tartışıldı. Ancak Çin “sonuna kadar mücadele edeceğiz” mesajı vererek %84 tarife artışı ile  ABD’nin hamlesine karşı hamle yaptı. Çin başından beri Trump’ın tehditlerine karşı “savaşmak istiyorsa savaşırız” mesajını hep verdi. Bugün 800 milyar dolarlık Amerikan hazine tahvilleri Çin’in elinde. Gelen haberler şu ana kadar 50 milyar dolarlık tahvili  Çin’in elden çıkardığı yönünde. Çin, daha fazla miktar satış yaparsa Amerikan ekonomisini allak bullak etmeye yeter.

Dahası Amerikan ekonomisinin iki  önemli yerli ve milli ve bayrak gemisi olan apple ve tesla’nın Çin’de büyük üretim tesisleri var ve buralarda yaprak dahi kıpırdamıyor. Örneğin Tesla 2024 yılında Çin’de % 8.8’lik bir büyüme rakamı yakalamış durumdadır. Trump dünyanın dört bir yanında Çin otomotiv sektörüne savaş açmışken onları Amerikan topraklarına sokmayacağız derken, ABD’nin bayrak gemisi bir Amerikan otomotiv şirketi olan Tesla Çin’de %8.8’lik iç pazarda bir büyüme yakalamış ve  Çin’de hiç kimse bu bir Amerikan arabasıdır, yasaklayalım dememiştir.

Sonuç olarak, Trump, birçok ülkenin tarife konusunda kendileriyle anlaşmak için başvurduklarını söyleyerek bir pazarlık sürecinden de bahsetmiş oldu. Bu noktada muhtemelen Trump’ın pazarlık olarak şartı bu ülkelerin Çin’e karşı tavır alması ve ABD’nin yanında durması şeklindedir. Özellikle, Avrupa Birliği ülkelerine ABD nin yanında durmaları konusunda sürekli telkinlerde bulunuyor ve bunu tarifeleri kaldırmak için muhtemelen bir ön koşul olarak sunuyor. Çarşamba akşamı Çin dışındaki tüm ülkelere yönelik tarifelerin 90 günlüğüne durdurulması kararı da Çin’e karşı pazarlık arayışının bir gösterisidir bir göstergesidir.

Çinli lider Mao 1957’de Moskova’da yaptığı bir konuşmada “ (…)sözüm ona güçlü gericiler sadece kağıttan kaplanlardır. Bunun nedeni halktan kopuk olmalarıdır. Bakın! Hitler bir kağıttan kaplan değil miydi? Hitler devrilmedi mi? Ayrıca Rusya çarı, Çin imparatoru ve Japon emperyalizminin hepsinin kağıttan kaplan olduğunu söyledim. Bildiğimiz gibi hepsi devrildi. ABD emperyalizmi henüz devrilmedi ve atom bombasına sahip. Onun da devrileceğine inanıyorum. O da bir kağıttan kaplan.”

Uzun lafın kısası, tarife savaşlarının arkasında esasen tek kutuplu dünya düzeni ile çok kutuplu dünya düzeninin ölüm kalım savaşı var. Dolayısıyla bu savaşı kâğıttan kaplan mı kazanacak yoksa ejderha mı? Bunu zaman gösterecek!

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

3 Yorum

  1. 11 Nisan 2025, 01:42

    Japonya’ ya atılan, iki nück gücünün sonu, geldi. Abd’ de, trump için dünya savaşına, gönüllü asker, var mı?

    Cevapla
  2. 10 Nisan 2025, 23:32

    Ben mübalağa etmeden söylemek istedim ama tersi ise beni bağışlayınız; bugüne kadar bu gümrük vergileri ile ilgili en iyi analiz yazısıdır!
    Güncel ve çarpıcı konuları sade ve halkın anlayabileceği bir dille ele alıyor.
    • Anlatımda canlılık var; örneklemeler ve benzetmeler (örn. “üzüm yemek değil bağcıyı dövmek”, “kağıttan kaplan”) ilgi çekici.
    • Okuyucunun dikkatini diri tutan, merak uyandıran sorular ve sonuç cümleleriyle yazının akışı iyi yönetilmiş.

    Bu yazı, günümüzün en çetrefilli ve çok katmanlı konularından biri olan ABD-Çin ticaret savaşlarını son derece kapsamlı ve etkileyici bir şekilde ele alıyor. Yazar, yalnızca ekonomik verileri değil, aynı zamanda jeopolitik dengeleri, liderlerin kişiliklerini, iç siyaset dinamiklerini ve uluslararası ilişkilerdeki kırılma noktalarını ustaca harmanlamış. Özellikle Trump’ın agresif dış politikasının dünya siyasetine ve ekonomisine nasıl yön verdiğini sade ama çarpıcı bir dille anlatması takdire şayan.

    Yazının dikkat çeken güçlü yönlerinden biri, okuyucuyu sıkmadan ama düşündürerek ilerlemesi. Benzetmeler (“üzüm yemek değil bağcıyı dövmek”, “kağıttan kaplan”) anlatıma renk katarken, Mao’dan yapılan alıntı gibi tarihi referanslar yazıya derinlik kazandırıyor. Bu türden stratejik ve tarihsel arka plan bilgileri, güncel olayların yüzeyinde kalmayan, daha geniş bir vizyonla değerlendirilmesini sağlıyor.

    Ayrıca yazıda yer verilen rakamlar, şirket örnekleri (Apple, Tesla), Çin’in elindeki Amerikan tahvilleri gibi detaylar, yazarın konuyu sadece ideolojik değil, ekonomik gerçeklikler ışığında da değerlendirdiğini gösteriyor. Trump’ın yalnızlaşan dış politikası ve muhtemel savaş senaryolarına dair yapılan analizler de yazının sadece bugünü değil, yakın geleceği de sorgulayan vizyoner bir metin olduğunu ortaya koyuyor.

    Sonuç olarak bu yazı; bilgilendirici olduğu kadar uyarıcı, analitik olduğu kadar sürükleyici. Günümüz dünya düzenini anlamaya çalışan herkesin dikkatle okuması gereken önemli bir değerlendirme.

    Cevapla
  3. 10 Nisan 2025, 01:43

    Kâğıttan kaplan, kâğıttan ejderhaya karşı olsaymış başlık daha iyiymiş, Çin’in Abd den aşağı kalır yanı yok, heleki sömürü de bir adım ilerdedir bile, her ikisini de yanımıza törem,ze yaklaştırmamamız lazım.

Giriş Yap

Veryansın TV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun!