Dr. Barış Adıbelli yazdı
Dünya, hızla III. Dünya Savaşı’na doğru gidiyor. Dün, Finlandiya, NATO’ya katılacağını açıkladı. İsveç de 15 Mayıs’ta kararını açıklayacak. Rusya, vakit kaybetmeden özellikle Finlandiya’nın açıklaması üzerine sert karşılık vereceklerini duyurdu. Finlandiya’nın NATO’ya katılması demek Rusya’nın dünya denizlerine çıkışında en önemli kapılarından birisi olan Baltık denizinin Rusya’ya kapatılması anlamına gelmektedir. Zaten ABD’nin en başından beri Ukrayna savaşı üzerinden politikası “Avrupa’nın kapılarını Rusya kapatmak Rusya’nın kapılarını da Çin’e kapatmaktı”. Dolayısıyla, ABD, Rusya’nın sıcak denizlere inmesini engelleme adına halihazırda Baltık’ta, Doğu Akdeniz’de, Ege’de, Karadeniz’de ve Pasifik’te büyük bir kuşatma siyaseti izliyor.
Özellikle, son günlerde ABD’nin Girit’teki Suda üssüne F-35 ve F-15 savaş uçakları gönderecek olması, Ege’de de yeniden suların ısınmasına neden oldu. Yunanistan buradaki Amerikan askeri yığınağını her ne kadar Türkiye’ye gözdağı vermek için kullanmaya çalışsa da ABD’nin buradaki askeri yapılanması daha büyük bir plan için olduğu şüphe götürmez bir gerçek. ABD, Karadeniz’den vazgeçmiş değil. Bu nedenle yavaş yavaş savaşın ağrılığını Karadeniz’e doğru kaydırıyor. Ukrayna’nın doğusu savaşın sıklet merkezi haline geldi. ABD, savaşı Rusya topraklarına taşımaya kararlı görünüyor. Bu bağlamda, Gürcistan, ABD için önemli bir stratejik koz olarak masada duruyor.
Hep söylediğimiz gibi eğer Rusya bu savaşta kaybederse sıcak denizlere inme politikası da uzun bir süre rafa kaldırılmış olacak, yani Rusya dünya denizlerinde bayrak gezdiren küresel bir güç olmak yerine bölgesine hapsedilmiş sıradan bir güç haline gelecek. Zaten bunu Amerikan Savunma Bakanı Austin, Kiev ziyaretinden sonra gittiği Polonya’da yaptığı açıklamada “Rusya’yı bir daha hiç kimseyi işgal edemeyecek hale getirene kadar yani zayıflatana kadar bu savaşı sürdüreceğiz” diyerek açık ve net bir şekilde söylemişti.
Türkiye’nin de dahil olduğu bazı NATO üyesi ülkelerin Finlandiya ve İsveç’in üyeliğine karşı çıktıkları ve dolaysıyla veto edebilecekleri konuşuluyor. Ancak Ukrayna’da Rusya ile süregiden bir savaşın olması nedeniyle karşı çıkan ülkelerin çok ısrar etmeyeceği de söyleniyor. İşini şansa bırakmak istemeyen ABD ise ısrarlı bir ikna diplomasisi yürütüyor.
Ancak gerçek şu ki özellikle Rusya ile 1280 km’lik bir kara sınırı olan Finlandiya’nın NATO’ya katılmasının ikinci bir Ukrayna krizini; hatta savaşını çıkaracağı da öngörülüyor. Zira Ukrayna-NATO ilişkilerinin Rusya’nın güvenliğine oluşturduğu tehdit ne ise Finlandiya’nın NATO’ya üye olması iki katı bir tehdit içermektedir. Bu nedenle Rusya sert bir karşılık vereceğini duyurdu. Rusya’nın bu konularda blöf yapmadığı Ukrayna savaşından anlaşılmalıdır.
Kısaca, ABD, Rusya’yı Baltık’tan ve Karadeniz’den çıkamaz hale getirip, Pasifik’te ise manevra kabiliyetini sınırlandırmak istiyor. Bu bağlamda, Rusya’nın Suriye’deki varlığı ekonomik olarak yönetilemez hale gelecektir. Tamamen Rusya’nın ekonomik desteği ile ayakta duran Esad bu gerçeği gördüğü için apar topar geçtiğimiz pazar günü İran’ı ziyaret ederek, yeni ekonomik destek arayışına girdi.
ABD’nin nihai amacının NATO’yu topyekûn Rusya’ya karşı savaşa sokmak gibi de görünüyor; fakat ABD, ateşle oynadığının da farkında. Çünkü Avrupa’yı geri dönülmez bir sürece sokarak bu hengameden Çin’in tek başına kazançlı çıkmasına da neden olabileceğini gayet iyi biliyor. Dahası Çin’i tek dengeleyebilecek gücün de Rusya olduğunun farkında. Zayıf bir Rusya’nın Çin için büyük bir avantaj olacağını da görüyor. Cılız da olsa başından beri Biden’ın Ukrayna ve Rusya politikasına bu nedenlerden dolayı küçük bir grubun karşı çıktığı da biliniyor.
ABD, NATO’yu Avrupa’nın üzerinden küresel bir güç haline getirmeyi düşünüyor. Hint-Pasifik-NATO ortaklığını bir kurtarıcı olarak görüyor. ABD, NATO’yu Asya’ya taşıyabilmek için Karadeniz’i Rusya’nın tesirinden kurtarması gerekiyor. Kırım’la yapamadığı çevrelemeyi, daha aşağıda güneyde Girit’teki üs ile yapmaya çalışıyor ama yine de Kırım’dan umudunu kesmiş değil. Bugünlerde, Girit adası ABD için Ege’de yeni batmayan uçak gemisi olarak öne çıkmış durumdadır. Yine de her şeye rağmen son söz Haziran’daki NATO Madrid zirvesinde söylenecek.
Ukraynalılar, Finlandiyalılar, ve İsveçliler Avrupalı ve Amerikalılara benziyorlar. Bence bu ülkeler düşen nüfuslarını sizi Nato’ya alacağım yalanı ile kandırıp Rusya üzerine salarak o ülkelerden bol bol mülteci alıp nüfuslarını arttırıyorlar ama nereye kadar hocam? Karıncalar İnsan ayağının altında ezilir. Hele ilaçlarsan kökünü bile kurutabilirsin.
Rusya donanmasi hic bir zaman kuresel guc olmadi zaten hocam. ucak gemisi olmayan bir ulkeden bahsediyoruz.
Emperyalizm Türkiye’de planlarını gerçekleştirmek için çalışmaya devam ediyor, Suriyeliler sınırdan oluk oluk böyle geçti Türkiye’ye yaşanan göç akını sınır güvenliğini de tartışmaların odağına taşırken Hatay Reyhanlı’dan gündem yaratacak bir görüntü geldi. (YENİÇAĞ)
NATO, insanligin,doganin,dusmani buyuk sirketler sermayesinin teror orgutudur. Hep savas ve yikim icin calisti, Kore de, Libya da, Balkanlar da ve Dunya’nin bir cok yerinde .Buyuk Insanligin, ulus devletleri,ancak NATO dan( kurucusu uluslar ustu sirketler sisteminden) kurtuldugunda, kendi kaynaklarini dogru kullanacak .