Eray Çelebi
Eray Çelebi
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Manşet
  4. Açılımdan çıkan özerklik

Açılımdan çıkan özerklik

featured

Eray Çelebi yazdı…

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 22 Ekim’de “Şayet teröristbaşının tecriti kaldırılırsa, gelsin DEM Parti grup toplantısında konuşsun, terörün bittiğini, örgütün lağvedildiğini ilan etsin.” çağrısı yaptığında şöyle yazmıştım;

“Adım adım PYD devletinin taşlarını döşüyorlar. Öcalan’ın çağrısıyla PKK’ya sözde silah bıraktırıp, yeni Habur ihanetleri ile terörü bitirdik masalları anlatacaklar. ABD’nin PYD’yi gölgeleyen, PKK’yı sözde tasfiye planı bu. İşin sonunda Türk devletine komşu bir PKKistan kuracaklar.”

1 ay sonra HTŞ’nin 27 Kasım’da başlattığı Şam operasyonu sonrası tüm taşlar yerine oturdu.

PKK/PYD kurşun atmadan masada kazandı.

‘Bahçeli ile HTŞ’nin ne ilgisi var?’, ‘Ankara destekli Şam PKK’ya izin vermez’ diyenler, bizi paranoyaklıkla suçlayanlar oldu.

Aslında gizlemeye çalıştıkları, ‘Esad zulmünün hesabı soruldu’ makyajıyla otoriteyi cihatçılara teslim edip, Suriye’nin planlı bir şekilde özerklik sürecine itilmesiydi.

Sahi, Oslo’da PKK ile başlayan ‘açılım’ süreci ve Suriye’ye dayatılan savaşın arasındaki ilişki, gerçekten bizim hüsnükuruntumuz olabilir mi? (!)

Sorunun yanıtı, sahanın hafızasında saklı.

**

‘DEVLET SİZE BÜYÜK FIRSAT YARATTI’

Yıl 2011’di. Devlet yetkililerinin PKK yöneticileri ile Norveç’in başkenti Oslo’da bir araya geldiği ortaya çıktı. Görüşmelere Hakan Fidan, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla ve ‘özel temsilci’ sıfatıyla katıldı. Yanında MİT Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş vardı. Masanın PKK tarafındaki isimleri ise Mustafa Karasu, Sabri Ok ve Zübeyir Aydar’dı.

Görüşmenin ses kayıtlarında Afet Güneş PKK’lılara şu sözleri söylüyordu;

“Devlet size çok büyük bir fırsat yaratmış durumda. Sizin karşılıklı olarak birbirinizle iletişim sağlamanızı, dolaylı dahi olsa fikirlerinizi birbirinize yansıtmanızı, yazışmanızı, çizişmenizi, onlar üzerinden karşılıklı görüş teatilerinde bulunmanızı sağlıyor”

MİT’çi Afet Güneş’in bahsettiği ‘fırsat’lardan biri İmralı-PKK hattının açılmasıydı. Aynı görüşmede Fidan “Yaklaşık 1 ay önce İmralı’da Sayın Öcalan’la bir araya geldik” diyordu.

ÖCALAN’IN SURİYE PLANI: ‘ÇEKİLDİĞİMİZ ALANDA GERİLLAYI BÜYÜTECEĞİZ’

Fidan-Öcalan görüşmesinin devamında bugün de sürecin mimarları arasında olan dönemin BDP temsilcileri Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan Öcalan’la İmralı’da bir araya geldi.

Görüşme tutanakları Milliyet Gazetesi’nde yayınlanmış, gündemi sarsmıştı.

Öcalan, bugün de Bahçeli’nin çağrısıyla tartışılan PKK’nın silah bırakma meselesiyle ilgili çok kritik sözler söylüyordu:

“Çekildiğimiz alanda gerillayı daha da büyüteceğiz. Çekilirsek gerilla biter görüşüne katılmıyorum. Suriye var, İran var. Şu an Suriye’de 50 bin, Kandil’de 10 bin, İran’da 40 bin var. Kürtler Suriye’de mutlaka bir öz savunma gücü oluşturmalı.”

Öcalan, çekilme ve silah bırakmanın Türkiye sınırları içinde olduğunu, Suriye’de PKK’yı daha da büyüteceklerini açık açık dile getiriyordu.

AÇILIMLA BÜYÜYEN PYD

Süreç, Öcalan’ın dediği gibi ilerledi.

2011’de hızlanan açılıma paralel, aynı yıl içinde PKK Suriye’de Afrin, Aynel Arap ve Kamışlı’da üç kanton ilan etti.

25 Nisan 2013’te Murat Karayılan Kandil’de kalabalık bir gazeteci topluluğunun katıldığı basın toplantısıyla PKK’nın Türkiye’den 8 Mayıs’ta çekilmeye başladığını duyurdu. Açıklama, PKK’nın Suriye’de Haseke’ye uzanan bir hatta kontrol sağlayıp, IŞİD’e karşı ‘cihatçı terörle savaşan özgürlük savaşçıları’ etiketiyle Amerika’nın kara gücü haline gelmesiyle aynı dönemdeydi.

‘Çözüm süreci’nin devam ettiği yıllarda koridorun tamamlanmasına ramak kalmıştı, yalnızca Azez’le Cerablus hattını işgal etmeleri yeterliydi.

11 Ağustos 2015’te açılımın ‘buzdolabına’ kaldırıldığı sürece kadar Öcalan’ın ‘daha da büyüteceğiz’ dediği ‘gerilla’, 100 binlik bir milis gücünden oluşan oluşan ABD’nin özel eğitimli birliklerine dönüştü. PKK artık, Fırat’ın doğrusuna yerleşmişti.

AKP bu süreci söz konusu dönemde sert itirazlara rağmen, sadece seyretti.

‘ÇÖZÜM SÜRECİ’NİN İYİ ADAMI SALİH MÜSLİM

Hatta seyretmekle kalmadı, 2013’te PYD elebaşı Salih Müslim Ankara’da ağırlandı.

Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu açılım sürecinin PYD ile bağını açık açık söyledi.

Davutoğlu, PYD lideri Müslim’in Türkiye’deki temaslarına ilişkin soru üzerine, “son 2-3 ay içinde Türkiye’de çözüm sürecinin devreye girmesine paralel olarak Suriye’deki bütün Kürt kesimlerle yoğun temaslar sürdürdüklerini” ifade etti.

Açılım ve PYD’ye meşruiyet sürecinin nasıl kol kola girdiği daha iyi anlatılmazdı.

‘Çözüm süreci’ rafa kaldırılınca Fırat Kalkanı ve Barış Pınarı Harekatları ile PKK’nın sözde Kürdistan’ı kuzey koridoruyla denize açma girişimi engellendi. Ama sürecin faturası ağırdı, hendek teröründe 794 güvenlik görevlimiz şehit olması ve PKK’nın Irak dışında Suriye’de de Türk sınır hattına yuvalanması, petrol ve kritik su kaynaklarına hakim olması…

**

BAHÇELİ, HTŞ VE PYD

Açılımın buzdolabından çıkması, Bahçeli’nin 22 Ekim’de Öcalan’ı Meclis’e davet etmesiyle başladı.

Yaklaşık 1 ay sonra ise 27 Kasım’da Ankara’nın terör listesine aldığı, PKK’ya silah sevkiyatı yapan ve sahada bölücü terör örgütüyle bugüne kadar çatışmayan HTŞ operasyona başladı.

Şam’da kontrol sağlanması sonrası Suriye Ordusu’nun unsurları silah bıraktı.

Suriye devleti ‘İsrail’le sorunumuz yok’ diyen Colani’nin liderlik ettiği IŞİD’in eski gizli şubesi HTŞ’nin kontrolüne girdi. PKK/PYD artık Suriye’nin askeri altyapı ve imkanları imha eden, Golan Tepeleri civarındaki tampon bölgeye girerek Şam’ın 25 kilometre yakınlarına kadar sokulan İsrail’in stratejik partneri haline gelmişti.

HTŞ’nin Şam’a girmesi PKK’yı, Suriye güneyinden İsrail’in kullanışlı bir elemanı haline getirdi. Bölgeden İran ve Şii milislerin çıkması sonrası Davut Koridoru’nda büyük ilerleme sağlandı. Şam’da güç dengesinin değişmesi bölücü terör örgütünün kullanım değerini artırmıştı.

‘SDG, ORDUNUN ÇEKİRDEĞİ OLABİLİR’

İlerleyen dönemde Colani “Kürt güçleri Suriye Savunma Bakanlığı saflarına katılacak” sözlerini kullandı. Açıklamaya, PYD’den Arabiya Tv aracılığıyla gelen açıklama çok önemliydi:

“Suriye ordusuna katılmaya hazırız. Diyalog kurabiliriz. SDG, ordunun çekirdeği olabilir.”

YPG elebaşı Mazlum Kobani kodlu Ferhat Abdi Şahin, “özerk bölge” talep ederek “Yeni Suriye ordusuna entegre olmaya hazır” olduklarını ilan etmesi sonrası verilen bu mesaj, pazarlıklar masasının Şam-PYD hattında kurulduğuna işaret ediyordu. Ve SDG ile PYD arasındaki ilk görüşme 30 Aralık’ta yapıldı. PKK/PYD’nin ‘özerlik’ ön koşuluyla masaya oturması her türlü izahtan vareste ise, Şam’da PKK’nın silah bırakması için hangi pazarlıklar yapıldı? Colani’nin ‘3 yıl içinde yazılacak’ dediği yeni Suriye anayasasında ‘yerinden yönetim’ gibi PYD’nin talep ettiği federasyon koşulları yer alacak mı? Siz gerçekten PKK’nın özerklik talebinin yer almadığı, ABD ve İngiltere destekli HTŞ ile oturdukları bir masada silah bırakacağını düşünüyor musunuz? Üstüne üstlük Ankara bu talebe bir kırmızı çizgi koymamışken!

FİDAN’DAN ‘FEDERASYON’ ÇIKIŞI

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın 19 Aralık’ta Katar merkezli Al Jazeera televizyonunun “Türkiye açısından bakıldığında, Suriye’de bir özerk Kürt bölgesi veya Kürt oluşumu söz konusu olabilir mi? Yoksa Türkiye bu bir tehdit olarak mı algılar?” sorusuna verdiği yanıt dikkat çekiciydi:

Benim Suriye halkı adına konuşmam doğru olmaz. Sorduğunuz husus, Suriye halkının bileceği bir iştir. Bu onların vereceği bir karar. Ama ben hem bir temenni, hem Türkiye’nin politikası olarak şunu söyleyebilirim. Suriye’de Kürt, Arap, Türkmen, herkesin, tüm sivillerin asli yerlerinde yaşamalarını istiyoruz.”

Fidan federasyon talebine şerh düşmedi, topu PYD ile flört eden HTŞ’ye attı.

BARZANİLER YİNE DEVREDE…

Bu süreçte, ‘Kürdistan’ müzakereleri Fransa ve ABD arabuluculuğunda yeniden aktif hale geldi. ‘Megri megri’yle açılımın sahnesine çıkarılan Irak Kürt Bölgesel Yönetimi liderliği, yani Barzaniler bu sefer Kamışlı’da 12 Aralık’ta PKK/PYD ile bir araya geldi. Amaç, Şam’la müzakere edilecek ortak bir ‘Kürt’ heyetin oluşturulup federasyon planının kabul ettirilmesi…

İlişkili Haber
thumbnail

‘Kürdistan’ müzakerelerinde kritik gelişme: PKK/PYD ile Barzaniler bir araya geldi

Haberi görüntüle

PYD’Yİ GÖLGELEYEN PKK PLANI

PYD-HTŞ hattında ‘özerklik’ pazarlığında adım atılırken, DEM heyeti PKK elebaşı ile görüşmesi sonrası Öcalan’ın mesajını açıkladı.

“Gazze ve Suriye’de hadiseler göstermiştir ki…” diye sözlerine başlayan Öcalan “Sayın Bahçeli’nin ve sayın Erdoğan’ın güç verdiği yeni paradigmaya, ben de pozitif anlamda gerekli katkıyı sunacak ehil ve kararlılığa sahibim. Heyet (Buldan ve Önder) bu yaklaşımımı gerek devletle gerekse siyasi çevrelerle paylaşacaktır. Bunlar ışığında gereken pozitif adımı atmaya ve çağrıyı yapmaya hazırım.” dedi.

Öcalan’ın ‘Suriye’ vurgusu sürece uygundu.

‘Çağrı’ ise, yazının başında da dile getirdiğim gibi PYD gölgeleyen PKK’yı sözde tasfiye planını davullu zurnalı ilanı olacak aslında.

2013-2015 yılları arasındaki ‘açılım’ın en büyük kazananı Suriye’de artık toprak sahibi olan PKK’ydı.

Şimdi kaldığı yerden Bahçeli’nin çağrısıyla şekillenen süreç, HTŞ’nin Şam’ı kontrol etmesi sonrası YPG’nin ‘Suriye savunma bakanlığının ana çekirdeği olabiliriz’ sözleriyle daha da anlamlı hale geliyor.

**

TÜRKİYE HAMİLİĞİNDE KÜRDİSTAN

Özellikle dikkatinizi çekiyorum…

2013-2015 yılları arasında Akil İnsanlar Heyeti’nde yer alan, eski AKP milletvekili adayı Abdurrahim Semavi 26 Ekim’de HTŞ operasyonu başlamadan 1 ay önce, Bahçeli’nin ‘Öcalan’ çağrısı yapması sonrası “Ortadoğu’da Suriye diye bir devlet olmayacak, tarihte de var olmayacak” demişti. Semavi’ye vahiy mi indi? Bahçeli’nin çağrısından hemen sonra ‘tarihte Suriye diye bir devletin var olmayacağını’ söylemek elbette deli saçması değildi.

Semavi açıklamasının devamında resmen Türkiye hamiliğinde bir Kürdistan tarif ediyordu;

“-Rojava’nın statüsü Türkiye ile birlikte belirlenecek.

-Projeye göre Ortadoğu Kürtleriyle büyük bir ittifak kurulacak.

-Türkiye; Doğu, Batı, Güney ve Kuzey Kürtleriyle ittifak kuracak.

-Kürtler “kardeş ve eşit bir millet” olarak anayasaya dahil edilecek.”

İlişkili Haber
thumbnail

Akil insan heyetinde yer alan Semavi’den iddia: ‘Türkiye; Doğu, Batı, Güney ve Kuzey Kürtleriyle ittifak kuracak’

Haberi görüntüle

‘Türkiye hamliğinde bir Kürdistan’ projesi yeni değil. ABD’nin 60 yıllık bir projesi.

Gazeteci Mehmet Ali Güller’in verdiği bilgiye göre, ABD’nin ‘Kürdistan’ı Türkiye ile federal bir çatı altında birleştirilme projesi Türkiye’nin önüne ilk olarak 1965 yılında getirildi.

Emekli Amiral Vedii Bilget’in, 24 Şubat 1987 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nde yayımlanan yazısına göre ABD, 1965 yılında Türkiye’ye bağlanacak bir “Federe Kürt Cumhuriyeti” için dönemin başbakanı Süleyman Demirel’in ağzını aramıştı. Bilget’e göre “Federe Kürt Cumhuriyeti”, Türkiye, Irak ve İran Kürtlerini kapsayacak ve Türkiye ile federal bir çatı altında bileştirilecekti.

BAHÇELİ GÖREVİNİ YAPTI

Sonraki yıllarda Ankara’nın önüne birkaç kez konulan bu planın en kritik aşamalarından biri ABD’nin Irak işgaliydi.

Türkiye’nin işgale ortak edilmesi istendi. ABD orduları Türkiye üzerinden Irak’a girecekti. Plana karşı çıkan Bülent Ecevit hükümetine karşı 2001 mali krizi çıkartıldı. Hazine’nin başına Kemal Derviş atandı. Ecevit’in DSP’si parça parça edildi. Yeni parti kuruldu. Erken seçimin zemini hazırlanmıştı.

Ve Ecevit’in ortağı Bahçeli ile Türkiye’yi hızla seçime sürüklendi. AKP yüzde 34’le iktidar oldu. 1 Mart tezkeresi için her şey hazırdı. Bahçeli yine görevini yapmıştı.

ABD’nin Türk Ordusu’na Ergenekon tertibi de bu süreçte başladı. ‘Kürdistan’a direnenler yok edilmeliydi.

**

YENİ TERTİPLER…

MHP’nin merkezindeki ‘Öcalan’lı süreç, ilk ‘açılım’ döneminde olduğu gibi yeni tertipleri akıllara getiriyor.

FETÖ’nün azılı savunucusu, açılım taraftarı, yeni dönemin sözcülerinden Rasim Ozan Kütahyalı bakın ne söylüyor;

“22 Ekim sürecini akamete uğratma gayretinden de Devlet yetkilileri çok rahatsız. Bunu açıkça dillendiriyorlar. 2025 senesi içinde bu konuda belli tedbirler, önlemler ve cezalandırmalar yapabileceklerini hissettiriyorlar.”

ROK, 2011-2015 yılları arasında olduğu gibi, yeniden başlayan açılımda da sürecin karşısında olanlara ‘cezalandırma’ gelebileceğini dile getiriyor.

Bahçeli ile başlayan yeni sürecin karşısında en net tepkiyi gösteren isimlerden birisi olan Cumhuriyetçi Vatanseverler Partisi Genel Başkan Yardımcısı Serkan Öz hakkında aylar önce söylediği sözlerden dolayı dava açılması sürecin nereye gidebileceğiyle ilgili ilk işaret.

Yeni yıl, ABD ve İsrail’in güçlendiği, Türkiye’yi federasyon planlarının dayatılacağı, vatanseverleri boğma planlarının öne çıkacağı bir yıl olacak. Ancak aynı zamanda engelleyemeyecekleri, cumhuriyete sık sıkıya bağlı Türk milliyetçiliğinin dalga dalga büyüyeceği bir yıl…

Atatürk’ün aklımıza mıh gibi çakılması gereken o sözünün izinden gitmeniz umuduyla…

“Umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır. Ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim.”

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

4 Yorum

  1. 2 Ocak 2025, 10:50

    Eray ÇELEBİ, Eray ÇELEBİ.
    Seni çok seviyoruz. Bazen gözden kaçsa da verdiğin emeğin, yaptığın o inanılmaz haberlerin, yakaladığın küçük bir ipucundan yola çıkıp kılı kırk yararak, büyük emeklerle bize sunduğun haberlerin yazıların farkındayız.
    Sana bir lkez daha teşekkür etmek istiyorum. İyi ki varsın.

  2. Eline sağlık Eray kardeşim. Zor başarırlar. Hem akepe hem de abede iyice zayıfladı.

  3. 1 Ocak 2025, 15:44

    Tüm süreci anlama açısından çok bilgilendirici ve öğretici bir yazı olmuş elinize sağlık Eray Bey.

  4. Umutsuz değiliz asla umudumuzu kaybetmedik

Giriş Yap

Veryansın TV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun!