Sen de mi Brütüs

Muharrem Karanfilci yazdı…

Kara Harp Okulu yemin töreninde “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diye, kılıç çatarak “demokratik ve laik cumhuriyet” yemini eden, beş teğmenimiz ile üç disiplin amiri ihraç edildi.

İhraç kararı her ne kadar disiplin suçundan verilmiş olsa da, bunun yemin töreninde atılan slogandan ibaret, siyasi bir karar olduğunu, herkes biliyor. Bu karardaki temel amaç, aslında ordu içindeki, Mustafa Kemal ruhunu silmeye yöneliktir. Ancak siz ne yaparsanız yapın, ordunun her kademesinde, her koridorunda, her dersliğinde, her eğitim alanında; o ruh dolaşmaya devam edecektir. Çünkü harp okuluna giren her öğrencinin tek gayesi, Mustafa Kemal gibi olmaktır.

Objektif olarak bakıldığında, Türk Milleti olarak gurur duyduğumuz bir eylemden başka bir şey değildir. Ne mutlu ki Cumhuriyetimize sahip çıkan bir ordumuz anlamını taşımaktadır. Mustafa Kemal’in kurduğu Cumhuriyet üzerinde, orduda, ne demesini beklersiniz. Elbette Mustafa Kemal’in askeriyiz diyeceklerdir.

Mustafa Kemal’in askeriyiz diyemeyenler, 15 Temmuz’da kimin askeri olduklarını açık etmişlerdir. Bu kararın alınmasına çanak tutanlar da aynı kefenin bir başka türevidir. Bu olay, ilerleyen zamanda Ergenekon ve Balyoz sürecinden sonra, gözbebeği ordumuza verilen en büyük zararlardan birisi olarak, tarihteki yerini alacaktır.

İhraç kararının alınmasında en büyük sorumluluk, Milli Savunma Bakanlığı’na aittir. Kararın altındaki imza da Bakan Yaşar Güler’indir. Hulusi Akar’dan sonra görevi devraldığında, toplum içinde genel kanı “nihayet ordunun başına dirayetli bir komutan geldi” savı olmuştur. Bu kanının oluşmasında en büyük etkenler, orduda Fevzi Çakmak’ı bile geride bırakarak, 48 yıl 9 ay 6 gün ile en uzun süre görev yapan asker olması, birçok kademede görev alması ve 15 Temmuz sürecinde, darbecilere teslim olmaması sayılabilir.

Yaşar Güler, 1974 yılında ilk askeriye başladığı zaman da bu yemini etmiştir. Mustafa Kemal’in kurduğu Cumhuriyette, Savunma Bakanlığına yükselme konforunu yakalamış olmasına rağmen, ekmeğini yediği asker ocağına ve etik kurallarına uymamıştır. 15 Temmuz sürecinde darbecilere teslim olmamış ve Mustafa Kemal’in askeri olmayanlara karşı duruş sergilemiş olmasına rağmen, aynı zihniyetin bu süreçte de iş başında olduğunu ayırt edememiştir. İmza atmış olduğu karar, aynı yemini ettiği teğmenlere karşı vicdan muhasebesi olacaktır. Her kafasını yastığa koyduğunda, o teğmenler “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diye rüyasına girecektir. Yaşar Güler, Mustafa Kemal ve kurmuş olduğu Cumhuriyet sayesinde oturduğu koltuktan kalkmayarak, alınmış olan bu karara boyun eğerek, Türk Milletin gözünde, kahraman olmayı reddetmiştir.

Elbette bu kararla, artık hiçbir subayın, hiçbir askerin bu sloganı atmaması da hedeflenmiştir. Bu tabelada yazan bir yazının kaldırılması gibi bir şey değildir. Harp Okuluna girmek, mesleki bir girişim de değildir. Şeref, onur, haysiyet, vatan sevgisi, Cumhuriyet ve Mustafa Kemal ruhunun bütünüdür. Siz bu kararı alırken, ne için aldığını bildiğiniz kadar; ordu içindeki emrinizde olan askerler de bilmektedir. Bundan sonra bu ordu üzerindeki otoriteniz ne olacaktır, hiç düşündünüz mü? Ben düşündüreyim. Bir savaştasınız ve savaş ile ilgili bir stratejiniz var. Ancak bu stratejiniz yanlış ve bunu tüm ordu biliyor. Ordunuzu savaşı kazanmaya ikna edebilir misiniz? Savunma Bakanı Yaşar Güler, ordunun ve milletin gözünde savaşı kaybetmiştir. Bundan sonra da kararlarına itimat edilmeyecektir.

Askerliğini yapanlar bilir. Eğitimlerde, yürüyüşler de birkaç slogan vardır. Bunlardan biri de “Her Türk Asker Doğar” sloganıdır. Bu slogan hep bir ağızdan söylenerek, eğitime devam edilir. Askerliğini yapmış, her Türk evladı bunu bilir. Bizim milletimiz asker bir millettir. Genlerinde, yazılımında vardır. Onun içindir, askeri bu kadar sevmemiz, sahip çıkmamız. Onun içindir, başına çuval geçirilen askerleri unutmamamız. Onun içindir, askerimize “kelle” diyenlere kızgınlığımız. Onun içindir, şehitlerimize, gazilerimize için için yanmamız. Onun içindir ki; Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk’e dil uzatanlara, kaşlarımızı çatmamız.

Bilirsiniz bizi… Askerimize yapılan kötülüğü de asla unutmayız. Kendimize yapılmış sayarız. Türk Milleti bunu da unutmayacaktır. Bu kararları alanı da, Mustafa Kemal’in askerleri koca yürekli teğmenleri de, ordudan ihraç edenleri de hatırlayacaktır.

Devlet de görevler gelip geçicidir. Esas olan devamlılıktır. Gazi Mustafa Kemal’in emrettiği üzere de “Türkiye Cumhuriyeti de ilelebet payidar kalacaktır”. Üç beş sene sonra, bu kararları alanlar, özellikle de Savunma Bakanı Yaşar Güler, nasıl anılacaktır. Çarşı pazara çıktığında, Türk Milletinin gözünün içine nasıl bakacaktır. Silah arkadaşları, ona ne diye seslenecektir.

Terörist başı Abdullah Öcalan’ı hapisten çıkarıp; meclise getirmeyi planlayan, askeri üniformasının üzerine cüppe ve takke giyen sarıklı amirali ihraç yerine, emekli eden düşünce, pırıl pırıl teğmenleri ihraç ederek, kamu vicdanını yaralamıştır.

Bu ihraç kararı, Türk Milletinin ve ordusunun sırtına saplanmış bir hançerdir. Bunun en büyük sorumlusu da Savunma Bakanı Yaşar Güler’dir. Eni boyu düşünülerek, tekrar gözden geçirilmeli ve toplum vicdanı rahatlatılmalıdır.

Yapılan anketlere bakıldığında toplumun, yüzde doksanı bu kararı onaylamamaktadır.

Bir başka açıdan değerlendirildiğinde ise Türk Milleti’nin yüzde doksanı, Mustafa Kemal’in Askeri olduğunu söylemiştir.

Bu anlamda, Türk Milleti kendini açık etmiştir.

Sıra sizdedir. Sizi de bilelim.

Siz kimin askerisiniz?