Şahin Filiz
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Manşet
  4. Kuş mu, deve mi?

Kuş mu, deve mi?

featured

Prof. Dr. Şahin Filiz yazdı…

Hüda Par İnsan Hakları ve Hukuk İşleri Başkanlığı “Kürt Sorununa İnsani Çözümler Çalıştayı” düzenlemiş. İki gün dört oturumda “insani” kılıfı adı altında yine ırkçı, aşiretçi ve gerici bir fitneciliğe imza atılmış. Bildiri, aşure çorbası gibi, her telden, her şeyi istismar ederek aynı hedefe yönelik olarak, Cumhuriyet’e ve Atatürk’e kinlerini kusup Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bölünmez bütünlüğünü ortadan kaldırmaktan başka hiçbir amaca hizmet etmiyor. Neden ve ne amaçla dediği önemli değil ama Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum bu ihanet çalıştayını, “emperyalist bölünme projesinin yanlılarının deşifre olması” şeklinde tanımlıyor ve “ihanet” olarak nitelendiriyor. Bu saptamalara katılmamak mümkün değil. Ama yetmez; daha güçlü, daha planlı ve kararlı bir devlet refleksi kaçınılmazdır.

Bildirgede, dindar Kürtlerin aklını çelmek için “Kürtlerin hak ve taleplerinin başında İslam gelir ve İslami değerlere aykırı hiçbir çözüm modeli Kürt halkı nezdinde karşılık bulmayacaktır” gibi arsızca, riyakarca, utanmazca din istismarı yapılıyor. Din siyasete, ticarete alet edildi derken en son teröre ve ırkçılığa payanda yapılıyor. Konuşmacılar, akıllarınca Kürt kökenli yurttaşlarımızın din ve imanlarına sahip çıkıyormuş görünüyorlar. Bütün Kürtler aynı dinden hatta aynı din içinde aynı mezhepten olmadığına göre, bu sözde çalıştayın “Kürtleri” kimdir? Modern, çağdaş ve bilimsel eğitim öğretimden yoksun bırakılmış, Cumhuriyet’e saldırmanın sarhoşluğu ile çocuklarını medreseye tıkıştırdığınız Kürtler mi? Yazık değil mi bu insanlara ve onların çocuklarına? Yoksa Kandil’dekiler mi? Veya Hüda Par’ın yakasını bir türlü bırakmayan Domuz bağcı olanlar mı? Siz hangi Kürtlerden söz ediyorsunuz? Atatürk’e “deccal” diyen yobaz cahilin “Kürtleri” mi? Yoksa Seyyit Rıza haininin “Kürtleri” mi ? Ya da Şeyh Said’in “Kürtleri” mi veya Bebek katili terör ele başı Apo’nun “Kürtleri” mi? Hepsini toplasan bir avuç yoldan çıkmış grup ancak oluşur. Ama çalıştaya göre Apo’dan Şeyh Said’e, Kandil’den YPG terör örgütüne, Said-i Kürdi’den Seyyit Rıza’ya, bir araya gelseler birbirini boğazlayacak kadar şirazesi çıkmış hainlerin aynı çalıştayda “Kürtlük ve İslamlık” davası için kafadan müttefik yapıldıklarını görüyoruz. Kuş mu deve mi derseniz, yerine göre yanıtları hazırdır.

İslam derken ayrılıkçı Kürtçülüğü; Kürt derken de İslam’ı kastettiklerini ileri sürerler. Bu tam bir emperyalist aldatmacanın taşeronluğudur

Oysa Cumhuriyet’in Kürtleri, Türk halkının bölünmez, doğal ve esaslı parçasıdır ve ezici çoğunluğu oluşturan da Cumhuriyet Kürtleridir. Çalıştay bu çoğunluğu görmezden gelmekte ve onların düşüncelerini, Cumhuriyet’e ve Atatürk’e, devletine bağlılıklarını tehlikeli görmektedir. Büyük çoğunluğuna düşmanlaşmış bir ırkçı-dinci çalıştay ancak emperyalizmin Cumhuriyetimizi ortadan kaldırma tuzağının yandaşlığını temsil edebilir.

Türk-İslamcı doktrinin Kürt-İslamcı versiyonunu görüyoruz. “İslam Türklerden sorulur” diyenler, şimdi aynı mevziyi “Apo çıksın” nidalarıyla “İslam Kürtlerden sorulur” diyenlere terk etmiş görünüyor. Ama arada yine de kocaman bir fark var: İlki, en azından kendisi gibi “Müslüman olmayan Türkleri hayvandan” sayarken; ikincisinde, Marksist, Leninist, terörist, bebek katili, emperyalizmin işbirlikçisi…ne olursa olsun, yeter ki kullanışlı Kürt tanımına uysun, inançlı ya da inançsız Kürt, Müslüman Kürt’ten hiç de farklı değildir. Çoğunluğu İslam’a saygılı ve dindar olan Kürt yurttaşlarımızı uyarmak istiyorum: Çalıştay gözünü karartmış, Kürd’ün Müslümanı Kürd’ün Leninist’i veya PKK’lı teröristiyle eşittir diye açıkça ilan ediyor. Öyle olmasa, bölücü terör örgütü ile “İslami değerler” savunduğunu söyleyenler aynı aktörler olmazdı ve aynı sloganları dillendirmezlerdi.

İslam’ı ırkçılığa payanda yapan bu çalıştay, sözde Kürtlerin hakkını savunduğunu iddia eden bölücü terör örgütü ile aynı hedefe kilitlenmiştir. O hedef Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni ve Anayasal düzeni ortadan kaldırmaktır. Zaten bildirge maddelerinde açıkça dillendirilmektedir.

Kürt-İslamcı görünen bu yapı, Cumhuriyet’i yıkmayı planlayan ve Atatürk’e, Anayasamızın ilk 4 ve 66. Maddelerine saldırırken, inançlı-inançsız ayrımı yapmamaktadır. Dışarıdan bakıldığında demokratik ve barışçı, bildirgeye baktığınızda faşist bir ırkçılık ve Hizbullahçı bir gerici zorba dinciliği fark etmemek imkân dışıdır. Ama sözde Kürt-İslamcıların da tıpkı Türk-İslamcılar gibi istisna Kürtleri var. O da Cumhuriyet’ine, bayrağına, Atatürk’ün aydınlığına ve ülkenin bölünmez bütünlüğüne sıkı sıkıya bağlı büyük çoğunluğu oluşturan Kürt yurttaşlarımızdır. İşte Türk-İslamcıların “Zenci Türkleri” ne ise, Çalıştay’ın “Zenci Kürtleri” de bu büyük çoğunluktur.

“İslami değerlere aykırı hiçbir çözüm modeli Kürt halkında karşılık bulmayacaktır” cümlesine bakar mısınız? İnsan aklıyla dalga geçtiklerinin farkında olamayacak kadar misyonlarına odaklanmışlar. Şark kurnazlığıyla öyle arsızca, hayasızca bölücülük yapıyorlar ki basit bir metin okuma tekniği ile okursak şu sonuç çıkar: Kürtler İslami bir model istiyor, çünkü İslami değerlere bağlılar. Oysa onların dışındaki halkın böyle bir duyarlılığı yok. Biz dini, siyasi ve mezhepsel kaderimizi kendimiz tayin edeceğiz. Kısacası Kürtler adına mevcut Cumhuriyet rejiminin yıkılmasını ve İslam devlet modeli istiyoruz.” Bu talep zaten başlı başına bir isyandır; anayasal düzeni değiştirme teşebbüsüdür. Bunu bir kenara koyalım. Burada İslam’ı kullanıp asıl etnik talepleri meşrulaştırma girişimi söz konusudur. İslam olmuş olmamış son tahlilde umurlarında bile değildir. Kandil’le, PKK ile aynı amaca, aynı hedefe yürüyen hiçbir oluşumun dini imanı, insanlığı olamaz.

“Kürt Sorunu” emperyalist bir yalan olarak, çalıştayda sıklıkla dile getiriliyor. Anayasamızın değişmez maddelerine özellikle bu yalan ile saldırırken, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu değerlerini, öznesi Atatürk’ü ve ilkelerini “Kemalist söylem” olarak adlandırarak ezik, mağdur ve mazlum rollerini oynamayı sürdürüyorlar. Anadilde eğitim talebi de bu kurnazca aldatmacanın bir başka maddesidir. Kürtçe kursları, kendiliğinden kapandı gitti. Aklı başında hiçbir Kürt yurttaşımız Türkçemizin ana ve resmi dil olmasından rahatsız değildir. Asıl rahatsızlık, çalıştayın ardındaki hinliktir.

Ulus devlet, şu veya bu mezhep mensuplarına, şu ya da bu etnik kökenden gelenlere ne bir imtiyaz tanır ne de mahrumiyete mahkûm eder. Çalıştay nasıl bir çağdaş rejimin gölgesi altında laf kalabalığı yaptığının bile farkında değil.

Doğu ve Güneydoğu’da pıtırak gibi çoğalan medreselerle çocuklarımızı çağdaş bilimsel eğitim öğretimden yoksun bırakan işte bu zihniyettir. Ağalık, şeyhlik, şıhlık gibi gerici, ilkel ve yobaz feodal yapılardan beslenen işte bu köhne kafadır. Bölücü terör örgütünden sözüm ona kürtlük; şeyhten şıhtan İslamlık öğrenip ikisini Cumhuriyet düşmanlığında uzlaştıran yine bu ilkel ve gayri insani yaklaşımdır.

Hatırlayalım, Humeyni iktidara geçince Türkiye’de, “Önce Türk müsün, yoksa Müslüman mısın?” sorusu meşhur olmuştu. Türk’üm dersen dininden; Müslümanım dersen Türklüğünden olurdun. Türk-İslam sentezcileri ikisini birleştirip kendilerince bir uzlaşı yolu bulduklarını sandılar. Sonunda ya “Apo’ya alkış” tutmaya ya da “Müslüman olmayan Türk’ü hayvan” saymaya kadar işi içinden çıkılmaz hale getirdiler.

Ya çalıştaycılara ne demeli? Onlar henüz aynı sorunun başında gibiler. “Önce Kürt müsün, yoksa Müslüman mısın?” sorusunu durup dururken bu kez de Kürt yurttaşlarımızı parça pinçik yapmak üzere sormaya başladılar. Ama ilk grup gibi pek zorluk çekeceğe benzemiyorlar: Kürt de biziz, Müslüman da biziz; önce Kürt olalım, sonrası tufan.

Ama şu soruyu soramazlar: “Önce devletine bağlı mısın, yoksa Kürt müsün?” eminim ki bu soruya yurttaşlarımızın büyük çoğunluğu, “Kürt olmam, devletime bağlılığımı ve Türk milletinin ayrılmaz parçası olmamı engellemez” diyerek yanıt verecektir. Çalıştay bunu aklından geçiremez. Büyük çoğunluğu oluşturan cumhuriyetçi Kürt yurttaşlarımız onlar için “zenci Kürtler”dir.

Çünkü işine gelince kuş, gelmeyince deve olmak geri bir zihinsel çürümüşlüğün ahlaki ve insani yüzeyselliğini yansıtır.

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

  1. 18 Şubat 2025, 04:23

    Ulus Devlet yurttaşı olmanın bilincine ermemiş Orta Çağ hortlaklarına, sizin gibi bir bilge gereken her şeyi ortaya koysa da anlamazlar.

Giriş Yap

Veryansın TV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun!