Ahmet Müfit
Ahmet Müfit
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Manşet
  4. Dış kaynağa dayalı büyüme ihaneti

Dış kaynağa dayalı büyüme ihaneti

featured

Ahmet Müfit yazdı…

Bitmeyen enflasyonun esas nedeni, ücret ve maaş artışları değil, dış borca dayalı büyüme tuzağı.

15 Haziran 2017 tarihli, “Türk ekonomisindeki bu tür büyümenin bedeli ağır olacak” başlıklı yazıyı, “Toparlarsak, dış kaynağa bağımlı tüketim artışına dayalı bu tür bir büyümenin, orta ve uzun vadede bedeli oldukça ağır olabilecek sorunların (ekonomik ve siyasi) nedeni olma riski göz ardı edilmemelidir” sözleriyle bitirmiştim. Yaşadığımız, ekonomik ve siyasi olarak zor günler, göz ardı edilen o risklerin sonucu olarak gelinen nokta diye başlayıp, bahse konu bu risklerden enflasyon adı altında vatandaşı yoksullaştıran boyutuyla devam edelim.

Çok uzun zamandır, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası yetkililerinin ve piyasa kanallarında fetva veren akademisyen, gazeteci, piyasacı unvanlı şakşakçılarının ağzından duyduğumuz şey, rakamlar bu iddiayı doğrulamasa da, enflasyonu alt etmekte büyük yol alındığı. Devamını getirmek için yapılması gereken şeyin ise ücretlerin ve emekli maaşlarının baskılanması yani halkın daha fazla fakirleştirilmesi olduğu.

Bu müthiş iddia son olarak Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Cevdet Akçay tarafından, “Ücret dağılımında düşük vasıflı çalışanların yani asgari ücretlerinin dağılımda zarar görmemesi için artışın enflasyona zarar vermeyeceğini öngörmek lazım…Bir noktada illa ki ileriye dönük endekslemeye geçmeliyiz. Bu dönem uygun bir dönem” sözleriyle ifade edildi. Türkçesi, bakmayın dar gelirliyi savunuyor gibi yaptığımıza, ücretlere, emekli maaşlarına, gerçekleşen değil, bizim tahmin adı altında uydurduğumuz/bir türlü tutturamadığımız aslında özellikle tutturmak istemediğimiz enflasyon esas alınsın yani vatandaş enflasyon altında ezilsin, patronlar rahat etsin.

Mehmet Şimşek, Merkez Bankası yetkilileri ve bu ekibin şakşakçı korosu tarafından da sıklıkla anlatılan ve tek bilimsel gerçekmiş gibi tekrar edilen şey, fakirleşerek, enflasyondan kurtulacağımız ve sonrasında bu fakirleşmenin bizim zenginleşmemizi sağlayacağı masalı.

Gerçek ise bütünüyle farklı. Türkiye’de enflasyonun bu seviyede ve kalıcı olmasının temel nedeni, ücret ve emekli aylıkları değil, ülkenin dış kaynağa dayalı büyüme adı altında 24 Ocak 1980’den bu yana, büyük sermaye ve AB, ABD destekli olarak uyguladığı ve merkez siyasetin (merkez sağ, sosyal demokrat, dinci, ırkçı) tüm renklerinden destek bulan ihanet politikalarıdır.

Niçin öyle olduğunu anlatmadan önce kısaca hatırlamakta yarar var. Türkiye 24 Ocak 1980 kararlarıyla, ayağını yorganına göre uzatan ve ulusal bağımsızlığı esas alan ekonomi politikaları terke ederek, yabancıdan hızla ve büyük miktarda borçlanmaya dayalı hızla büyümeyi yani borçla yaşanacak ödünç refahı esas alan ve gelecek kuşakları borçlandırarak geleceklerini esir alan bir politik tercih yapmış ve bu tercihle Atatürk ve arkadaşlarınca kurulan bağımsız cumhuriyet fikri fiilen terk edilmiştir. Bu, günümüzde tam bağımsızlığı, çağı geçmiş bir şey olarak niteleyen, cumhuriyetin tam bağımsızlık ülküsünü günümüzde çağı geçmiş bulan teslimiyetçi çizgidir. Bunun bütün açıklığıyla görülebilmesi için bakılması gereken temel yerde, Dış Borca Dayalı Büyüme tercihinin doğal sonucu olarak, Türkiye’nin dış borcunda ve bu borç karşılığında ödenen faizde, yıllar itibarıyla yaşanan değişim ya da daha doğru bir ifadeyle artıştır.

 1989 (4. Çeyrek)1999 (4. Çeyrek)2009 4. Çeyrek)2019 (4. Çeyrek)2024 (2. Çeyrek)
Kamu (Toplam)29.44644.10783.748160.888210.673
Kısa Vade01.5813.59823.44438.299
Uzun Vade29.44642.52680.150137.444172.374
TCMB (Toplam)7.82711.00613.1628.45244.691
Kısa Vade7996861.7648.45244.691
Uzun Vade7.02810.32011.39800
Özel (Toplam)6.63848.011179.895245.008256.611
Kısa Vade4.94620.64550.64863.97595.575
Uzun Vade1.69227.357129.247181.033161.036
Genel Toplam43.911103.154276.805414.348511.975

Kaynak: Hazine ve maliye Bakanlığı, Milyon ABD Doları

Tablo çok net ve verdiği en önemli mesaj, dış borçların toplamında yaşanan artış yani ekonominin yabancının parasına daha önce hiç olmadığı kadar muhtaç hale getirilmiş olduğu ve bu artışın özellikle AKP iktidarı döneminde azgın bir boyut kazandığı. Özellikle kamu hizmetinin imtiyaz devirleriyle piyasalaştırıldığı, üretimin neredeyse bütünüyle özelleştirildiği, özel sektöre devredildiği bir ortamda ikinci önemli mesaj, daha önceki dönemlerden farklı olarak, özel sektörün borçlarında yaşanan inanılmaz boyuttaki artış. Bunun anlamı ise üretim ve hizmet sorumluluğu verilen özel sektörün bu devir işlemini dışarıdan borçlanarak gerçekleştirdiği, dolayısıyla fiyatlara yansıtılan üretim maliyetleri arasına, daha önce olmayan ölçüde dışsal bir bileşen olarak, finansman maliyetinin de eklendiği.

Bu noktada zurnanın zırt dediği noktaya da gelmiş oluyoruz. Zurnanın zırt dediği nokta dışarıdan alınan bu borçlar karşılığında dışarıya ne kadar faiz ödendiği yani kaynak aktarıldığı, vatandaşa yansıtılan fiyatların içerisine ne kadar bir finansman maliyeti katkısı girdiği. Yani vatandaşa yansıyan fiyatların içerisindeki, borçlara ödenen faiz payının ne kadar olduğu.

Hangi faiz oranıyla ve kaç yıl vadeyle borçlanıldığına ilişkin ayrıntılı tablolarla sizi yormadan, doğrudan sonucu söyleyen bir haberden alıntı yaparak, durumu sizlerle paylaşayım.

Euronews isimli internet sitesinde yayınlanan 07.02.2024 tarihli haber, şu şekilde, “Türkiye 2003-2023 arasında faize 563 milyar dolar ödedi. 2023’te 28,4 milyar dolara ulaşan faiz ödemesi 2011 yılından bu yana yıllık en yüksek değer oldu. 2023’te iktidarın topladığı 100 lira verginin 15 lirası faize gitti. 2024 yılında toplanacak vergilerin de en az 17 lirası faize gidecek”. Haber şu şekilde devem ediyor, İktidar 2024 yılında 8 trilyon 437 milyar lira gelir elde etmeyi planlıyor. Bunun 7 trilyon 408 milyar lirası vergilerden toplanacak. Bu durumda toplanan vergilerin yüzde 16,9’u faiz harcamalarına gidecek. Bu hükümetin 2023 yılı hesabına dayanıyor. Bütçe hedeflerinin şaşması durumunda vergi giderleri artabilir.”

Yazıda çok net ifade edildiği gibi, bu sadece devletin borçları için ödenen ve kamuca üretilen tüm hizmetler ve artırılan vergi ve harçlar nedeniyle bizlerin sırtına yüklenen bedel. Yani mal ve hizmet üretimini yapan özel sektörün borçları ve ödedikleri faizler bu hesaba dahil değil. Özel kesimin borçlarının ve borçlanma maliyetlerinin kamudan daha yüksek olduğu düşünüldüğünde, özel sektörün bize sattığı mal ve hizmetlere, finansman maliyeti olarak bindirdiği fiyat zammının da, devletin borçlarının bizim sırtımıza bindirilen yükünden az olmayacağını söylemek mümkün.

Bu noktada, fiyat, vergi, hizmet bedeli, harç vb. artışları yoluyla doğrudan vatandaşın sırtına yüklenen dış borç faizine ödenen pay sürekli artarken, aynı dönemde gerçekleşen bir diğer şey, devleti yönetenlerin enflasyonun nedeni olarak lanse ettiği emeklilerin ve ücretlilerin milli gelirden aldığı payın düşmesi olduğunu  da ifade etmekte yarar var.  Euronews adlı internet sitesinde yer alan19.09.2023 tarihli habere göre,  İşgücü ödemelerinin Gayrisafi Yurtiçi Hasıla (GSYH) içindeki payı 2019’de yüzde 31,3 iken bu oran 2022 yılında yüzde 23,6’ya kadar gerilerken, aynı dönemde patronların payı 42,7’den yüzde 48,1’e yükselmiş. Emeklilerin durumu da farklı değil. 24 Ocak 2024 tarihli bir habere göre, 2021 yılında emekli/yaşlı ve dul/yetim maaşlarının GSYH’den aldığı pay Türkiye’de yüzde 6,1 olurken AB ortalaması yüzde 13 olmuş. Aradan geçen sürelerin vatandaş lehine bir değişiklik yaratmadığını tam tersi durumu daha da kötüleştirdiği ise sanırım herkesin malumu.

Sonuç olarak, fiyat artışlarının esas nedeni, yukarıda sizlerle paylaştığım rakamlarda da açıkça görüldüğü gibi, zaten reel olarak oldukça gerilemiş olan ücretler ve emekli maaşları değil, borçlanmaya dayalı büyüme politikalarının sonucu olarak, her geçen gün daha da artan boyutta yabancı para satıcılarına ödenen finansman maliyeti yani faizdir ve bu ekonomik bağımsızlık karşıtı politika aynen sürdüğü müddetçe de bu durum değişmeyecektir.

Kaynaklar:

  1. https://www.odatv.com/yazarlar/ahmet-mufit/turk-ekonomisindeki-bu-tur-buyumenin-bedeli-agir-olacak-117789
  2. https://tr.euronews.com/2024/02/07/faiz-gideri-turkiye-son-20-yilda-faize-563-milyar-dolar-odedi
  3. https://tr.euronews.com/2023/09/19/cumhurbaskanligi-hukumet-sistemi-patronlara-yaradi-iscinin-milli-gelirden-aldigi-payda-ser
  4. https://tr.euronews.com/2024/01/29/emekli-maaslarinin-milli-gelire-orani-turkiye-avrupada-ne-durumda#:~:text=sondan%20ikinci%20s%C4%B1rada.-,2021%20y%C4%B1l%C4%B1nda%20emekli%2Fya%C5%9Fl%C4%B1%20ve%20dul%2Fyetim%20maa%C5%9Flar%C4%B1n%C4%B1n%20GSYH’,y%C3%BCzde%2017%2C2%20ile%20%C4%B0talya.
  5. https://www.tcmb.gov.tr/wps/wcm/connect/TR/TCMB+TR/Main+Menu/Istatistikler/Odemeler+Dengesi+ve+Ilgili+Istatistikler/Ozel+Sektorun+Yurt+disindan+Sagladigi+Kredi+Borcu/Veri+%28Tablolar%29/

 

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

  1. Bu kadar açık ve basit…

    Cevapla
Giriş Yap

Veryansın TV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun!