Muharrem Karanfilci yazdı…
Şüphesiz dünyanın en önemli organizasyonlarından biri olan olimpiyatlar, bugün Fransa’nın başkenti Paris’te başlıyor. Yaklaşık 200’ün üzerinde ülkenin katılacağı ve 10500 sporcunun yarışacağı organizasyona Türkiye, 102 sporcu ile katılım gösterdi. Geçen Tokyo Olimpiyatları’nda bu sayı 108’di. Aslına bakıldığında, Türkiye kalibresindeki bir ülkenin çok daha fazla sporcu ile katılım göstermesi gerektiği düşüncesindeyim.
Bir sporcunun, spora başlamasından sonra tek bir hayali vardır. Hep bunun düşünü kurar. Olimpiyatlarda yarışabilmek. Bütün hayatını buna adar. Sadece birkaç saniye daha iyi koşabileyim, birkaç santim yükseğe sıçrayabileyim diye ömrünü verir. Çünkü olimpiyatlar kimilerine göre kusursuzluğun, insanın en mükemmel halinin göstergesidir.
Olimpiyatlar aynı zamanda, ülkeler arasında büyük bir propaganda aracıdır. Ülkede spor alanında tüm yatırımların, bu kadar istihdamın, tesislerin, araştırmaların, eğitim kurumlarının tek bir amacı vardır. Nihai nokta, olimpiyatlarda marş söyletmektir. İşte onun için de altın madalya, diğer madalyalardan daha değerlidir. Ülkelerin başarı sıralaması yapıldığında, ülkenin aldığı altın madalyalar daha çok dikkate alınır.
Onun içindir ki; olimpiyat tarihine bakıldığında, protestoların, karşı duruşun, insanlık onurunun, barışın simgeleştirildiği alanlar haline gelmiştir. Olimpiyat sadece rakibini geçmek anlamını taşımaz. Değerleri de vardır.
Desteklediği insani değerler – barış, sosyal adalet, fair play, insan hakları, eğitim, ırk ve din konularında eşitlik ve hoşgörü, kadın haklarının gelişmesi, çocukları koruma – IOC’ nin kuruluşundan beri ilgilendiği temel ilkelerdir.
Dört yılda bir yapılan ve tüm insanlara barış, kardeşlik ve sevgi sunan oyunlarda Olimpiyat Ateşi, temiz ve yüce özleme ulaşma sembolü olarak olimpiyatların sürekliliğini simgeler. Olimpiyat meşalesi, olimpiyat oyunlarının açılışında yakılır ve olimpiyat oyunlarının sonuna kadar yanar.
Olimpiyat oyunları, spora dair aktiviteleri evrensel boyuta taşımak ve gelişmesini sağlamak açısından oldukça önemli bir organizasyondur. Spora teşvik edici özelliği sayesinde yeni ve sonraki nesillerin spora karşı ilgisini beslemek, olimpiyatların en temel hedeflerinden biridir.
Olimpik Hareketin hedefi; dostluk, dayanışma, fair-play ve karşılıklı anlayış ruhu içinde, spor yoluyla, ayrım yapmaksızın gençliği eğitmek ve bu vesileyle daha iyi bir dünya yaratmaktır. Olimpik Hareketin felsefesi; beden, beyin ve iradenin dengeli bir biçimde birleştirilerek güçlendirilmesidir.
Olimpizm sözü ilk olarak Modern Olimpiyat Oyunlarının kurucusu Baron Pierre De Coubertin tarafından kullanılmıştır. Olimpizm beden gücü ve becerisi ile birlikte insan aklının gelişmesini amaçlayan ve böylece insanın tüm niteliklerinin bir uyum içinde gelişebileceğini düşünen bir felsefedir.
Coubertin’in yakın arkadaşı Rahip Didon tarafından bulunarak, öğretmenlik yaptığı okulun kulüp bayrağına yazılan “Citius, Altius, Fortius” (Daha Süratli, Daha Yükseğe, Daha Kuvvetli) ibaresi benimsenerek daha sonra Modern Olimpiyat Oyunları’nın sloganı haline getirilmiştir. Birinci olmayı değil, elinden gelenin en iyisini yapmasını öğütler. Sloganın bir diğer anlamı da şudur: “En önemlisi kazanmak değil, katılmaktır”.
Bir de Türkiye’de olimpiyatlar yapılır mı bir gün tartışması olur hep… Yapılır mı sizce… Bu kadar insan haklarının, hayvan haklarının, kadın haklarının görmezden gelindiği, insanlık onurunun cebindeki paraya endekslendiği, emeklilerin hak ettiği saygıyı görmediği, işçilerin sendikalaşma oranının %14’de kaldığı, binlerce atama bekleyen binlerce öğretmenin olduğu, sahada hakemlerin dövüldüğü, takımların sahadan çekildiği, hayvanları katletme planlarının yapıldığı, hastanelerde sıra bulunamadığı, eğitimden bilimin çıkarıldığı, hoşgörünün, barışın yanından bile geçilmediği, kadın cinayetlerinin her geçen gün arttığı, çocuk istismarlarının ayyuka çıktığı, çetelerin, uyuşturucu baronlarının cirit attığı sokaklarda mı yapacaksınız olimpiyatı… Buyurun yapın… Ülkeye pahalılıktan turist bile gelmez olmuş, olimpiyat ve olimpiyata gelen olur mu?
Olimpiyatların açılışlarında zaman zaman söylenen, olimpiyat ruhu ile örtüştüğü düşünülen, gelmiş geçmiş en iyi on şarkı arasında gösterilen ve ütopik bir şarkı olan John Lennon’un, 1971 yılında, seslendirdiği şarkı ile açılışı izleyeceğim ben… Onlar ne çalarsa çalsın. Bu parça ile ruhumu dinlendireceğim. Gelin hep birlikte, bu parça da ne denmiş ona bir bakalım. Manidar olabilir.
Imagine (Hayal Et)
Cennet’in olmadığını hayal et
Denersen göreceksin ki kolay
Altımızda Cehennem yok
Üstümüzde yalnızca gökyüzü
Hayal et tüm insanların
Sadece bugün için yaşadığını
Ülkelerin olmadığını hayal et
Yapması zor değil
Ne uğruna öldürecek ya da ölecek bir şey var
Ne de dinler
Hayal et tüm insanların
Huzur içinde yaşadığını
Bana hayalperest diyebilirsin
Ama bil ki yalnız değilim
Umuyorum ki bir gün sen de bize katılırsın
Ve dünya tek yürek olur
Sömürgelerin olmadığını hayal et
Merak ediyorum yapabilir misin
Açgözlülüğe de açlığa da gerek yok
İnsanların kardeşliği
Hayal et tüm insanların
Bütün dünyayı paylaştığını
Bana hayalperest diyebilirsin
Ama bil ki yalnız değilim
Umuyorum ki bir gün sen de bize katılırsın
Ve dünya tek yürek olarak yaşar.
(Şarkıyı dinlerken, yazımı okumanız tavsiye olunur).
Ağzına kalemine sağlık hocam
Çok teşekkür ederim