Muharrem Karanfilci
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Manşet
  4. Önlenebilir her ölüm cinayettir

Önlenebilir her ölüm cinayettir

featured

Hep öldük. Şimdi öldük. Az önce öldük. Dün de öldük, geçen yıl da öldük. Daha sabah yeni öldük. Çok yere, boş yere öldük. Nedense hep biz öldük.

Çeşit çeşit acıyla öldük. Para için öldük, mal için öldük. İhmal ile öldük, vicdansızlıkla öldük. Kast edilerek, pas geçilerek öldük. Trafikte öldük, yolda yürürken öldük. Ama hep biz öldük.

Arsızlıkla öldük, hırsızlıkla öldük. Gün geldi, çürüyerek, yavaş yavaş öldük. Üşüyerek öldük, donarak öldük. Patlamayla, terörist kurşunu ile hatta serseri bir kuşunla da biz öldük. Ama hep, yine biz öldük.

2003’de toplamda 176 kişinin öldüğü, Çeltiksuyu yatılı bölge okulunda da; en sağlam olması gereken binada da 84 çocuğumuzla öldük.

2004’de alelacele açılan İstanbul-Ankara hızlı tren hattında, aşırı hız, alt yapı yetersizliği ile 41 kere, parçalanarak öldük.

2008’de Kütahya tren kazasında, bu sefer rayların soğuğa dayanıklı olmadığı için, 38 parçaya bölündüğü için, 9 canımızla öldük. Yine aynı yılda, Davutpaşa’da, ruhsatsız maytap üreten bir atölyede, patlayarak 21 canımızla öldük.

2009’da Ayamama Sel Felaketinde, umutlarımızı, hayallerimizi, geleceğimizi sele vererek, 31 canımızla öldük. Vali Muammer Güler’e göre, sözde 20 yaralı varken, dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan’a göre, “derenin intikamını aldığı” için öldük.

2010’da ölmedik mi? Bu sefer Zonguldak, Karadon’da 30 madencimiz ile öldük. İhmal ile öldük. 2 işçimizin cenazesi 8 ay sonra yeryüzüne çıkarılabildi. 8 ay boyunca öldük.

2011 Van Depreminde, 46 saat sonra, depremin simgesi olan “Azra Bebek” sağ kurtarılıp, umudumuz olsa da 644 insanımızı toprağa vererek öldük. Yardım geç gittiği için, yağmalanan insanlığımızdan utanarak öldük.

2014’de eli kara, gözü kara, bahtı kara madencilerimizi, Soma’da, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Bu işin fıtratında var” sözü ve madenci yakınlarının tekmelendiği, sürüklendiği 301 canımızla öldük.

Aynı yıl, bu sefer Ermenek’te madeni su basması, mevzuata uygun olmaması sonucunda, madende mahsur kalan, kazanın 10. gününde ve 22. gününde, birbirine sarılı bulunan, 18 madencimizle öldük.

2016’da Şirvan Bakır İşletmesi’nde gerekli önlemler alınmadığı için, heyelanla 16 defa öldük.

Yine 2016’da Aladağ’da, ortaöğretim kız öğrenci yurdunda, 12 yavrumuzun yanması ile öldük.

2018’de Çorlu Tren Kazasında, rayların denetiminin yapılmaması sonucunda, 25 insanımızın tarlara savrulması ile öldük. Sadece Çorlu’da ölmedik. Aynı yıl Ankara’da, denetim yapan kılavuz trenle çarpışarak 9 defa öldük.

2020’de Elazığ depreminde 41, İzmir depreminde 117 insanımızla öldük. İzmir depreminin, merkez üssü Yunanistan olmasına rağmen, “orada 2 kişi ölmüş, biz neden 117 defa öldük” sorusunun çelişkisine öldük.

2021 yılında, Akdeniz’de 8 defa yanarak ölürken, aynı yıl Batı Karadeniz’de 97 canımızı sele vererek öldük. Kışında öldük, yazında öldük. Her mevsim biz öldük.

2022’de Amasra Maden Katliamı’nda da öldük. Önlemler alınmadığı için, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, “Bunlar her zaman olacaktır” demesi ve “kader planı”na bağlaması ile 42 defa da orada öldük.

2023’de “Asrın Felaketi”, Kahramanmaraş depremleri ile toprak altında kalarak, günlerce kurtarılmayı bekleyerek, soğuktan donarak, pare pare öldük. Her dakika, her gün geçtikçe öldük. Sadece depremde mi öldük. Aynı yıl, Adıyaman ve Şanlıurfa’da 21 insanımızı, yanlış şehir planlamaları yüzünden, sele vererek öldük.

2024’de Erzincan İliç’e ne demeli… Daha fazla altın çıkartacaklar diye, yabancı şirketlerin almadığı önlemler sonucunda, 9 kardeşimizi, siyanürle çürüterek öldük. Aynı yıl Beşiktaş’ta gece kulübü tadilatı yangınında 29, Balıkesir mühimmat fabrikası patlamasında 11 defa öldük.

Şimdi 2025’te ölüyoruz. Kartalkaya’da… 21. yüzyılda yanarak öldük. “Yanarak ölmek nedir” diyerek, öldük. Çoluk çocuk öldük. Tatilde, bir otelde, en mutlu günlerimizde öldük. Pencereden atlayarak, dumandan zehirlenerek, cayır cayır yanarak öldük. İhmalden öldük, para hırsından öldük. Tam 78 defa öldük.

Ankara gar patlamasında öldük. Tersanelerde öldük.

İçerden çıkarılmaya çalışılan, bebek katili Abdullah Öcalan’ın kanlı elleriyle şehit düşen, binlerce ana kuzusu askerlerimizle öldük.

Ortalama her gün 1 kadınımızın öldürüldüğü, kadın cinayetleriyle öldük.

Özel hastanelerde, gözlerini dünyaya yeni açan bebekleri katleden, çetelerle öldük.

Hayvan katliamına yol açan yasalarınızla, memleketin kedi köpekleriyle öldük.

Hep siz yaşadınız, biz öldük. Türkiye Yüzyılı mı, Yüzyılın Felaketi mi?

Unutmayın! Önlenebilir her ölüm cinayettir.

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

  1. Malesef tesadüfen hayattayız😢

Giriş Yap

Veryansın TV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun!