Bebek katilinin adı değişti

Muharrem Karanfilci yazdı…

Bu günlerde yine açılım, saçılım dedikoduları ayyuka çıktı. Geçmişten çok da ders alınmış değil. Eli suça değmiş insanı, gittiği yoldan çevirmek çok da mümkün değildir. Örnekleri elbette vardır ama zordur işte… Hep şüphe kalır insanın aklında… Güvenemezsin. Dünyada insanı iki gruba indirgediğinizde, ya iyi insan görürsünüz karşınızda, ya da kötü insan… Bunlar zaman zaman menfaatleri doğrultusunda şekil değiştirseler de huylu huyundan vaz geçmez.

Yanlışı bir defa yaparsanız bu hata olur. Kabul edilebilir. Ama ikinci defa yapıyorsanız bu hata değil bir seçimdir. İşte bu kabul edilemez olanıdır. Bunun arkasında farklı şeyler aramak gerekir. Hele ki devleti yöneten hükümet yöneticilerinin hata yapma lüksü yoktur. Çünkü yapılacak her hata, milletin üzerine biçilen kefenin metresidir.

Fetö öldü. Binlerce masumun kanına girerek, binlerce suçla tarihin en kirli sayfalarında yerini aldı. Yapılan hataların telafisi de Fetö darbe girişiminde olduğu gibi, özür dileyerek sona ermez. Bu kişisel bir şey değildir. Hata yapanı bağlamaz sadece… Tüm ülke vatandaşlarını bağlar. Doğmamış çocuğu, tüyü bitmemiş yetimi bağlar ki, öyle de olmuştur. Sınav soruları çalınarak bir nesli geleceği yok edilmiştir. Devletin kurumlarında cirit attırılarak, liyakat tatile çıkarılmıştır. Eğitim teslim edilerek, beyin göçü, orta çağa taşınmıştır. Yüce Türk Ordusu içine sızma yapılarak, ülke güvenliği zafiyete uğramıştır. Devlet adamlığı öngörebilmektir. Buna göre tedbir alabilmektir. Maalesef son zamanlarda üretim anlamında bir şey üretilmezken, devlet adamlığa da buna eklenmiştir.

Şimdi aynı hata, bebek katili Abdullah Öcalan için yapılmaya çalışılıyor. Hem de üçüncü defa… “Umut Hakkı” adını verdikleri proje, BOP projesine su taşımaktır. Büyük resme bakıldığında, bölgede yaşanan olaylara bakıldığında, bunu açıkça görebilirsiniz. Peki, binlerce şehidimizin kanı ne olacak? Bunun vebalinin altından kalkabilecek misiniz? Bu nasıl milliyetçiliktir, bu nasıl adalettir? Vicdanınız pazara mı çıktı? Madem affedecektiniz, ne diye verdik binlerce şehidimizi? Nasıl helallik isteyeceksiniz? Bu Türkiye’yi bölme projesinden başka bir şey değildir.

Bunun temelinde, bir dönem daha iktidar olma çabası vardır. Şahsi menfaatlerini, milletin ve devletin çıkarlarının üzerinde tutmak demektir.

Adalet nerede? Hukuk nerede?

O halde kimseyi içeri almayın, yargılamayın. Yenidoğan Çetesi diye bilinen “bebek katillerini” de bırakın dışarı… Öcalan’dan bunların farkı ne? Bu umut safsatası onları da kapsayacak mı? Fetöcüleri peki ya da diğer suçluları… Sokakta suçlu sayısı zaten yeterli değil mi?

Daha önce de defalarca söyledim. Bazı sektörlerin özeli olmaz. Sağlık, eğitim, iletişim vb. gibi… Bunların derhal kamulaştırılması ve herkese eşit hakların sağlanması gerekir. Sosyal devletin gereği budur. Eğitimi tarikatlara, sağlığı tüccarlara, iletişimi yabancılara bırakırsanız, beka sorununu uzakta aramanıza gerek yoktur. Beka sorunu aramızdadır.

Bunların tamamı, kişisel menfaatlerdir. Toplumun her alanını çürümeye bırakmaktır. Bu ülke olarak her ferdin ayıbıdır. Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk, Gençliğe Hitabe’de açıkça dile getirmiştir;
İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakrı zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!