Muharrem Karanfilci yazdı…
Bir hafta daha geride kaldı. Geride kalan haftada 29 gol atıldı. Tartışmaların kronik bir baş ağrısı gibi nüksettiği maçlarda, zirvede bulunan takımların oynadıkları maçlar, yine çok konuşuldu. Sadece maçlar mı? Elbette hayır… Ülke gündemi de tıpkı müsabakalar gibi, olumsuz olaylara sahne oldu. Büyük resme bakıldığında, aslında yaşanan her şeyin bir tiyatro olduğu açıkça görülmektedir.
Cuma günü, ayın son gününde, iki maç vardı. Konyaspor, favori çıktığı müsabakada, Bodrumspor’u rahat bir oyunla 3-1 yendi. Maçın başından sonuna kadar, en ufak bir sürprize yer vermeden, güçlü oyunu ile kazanmayı bildi. Eyüpspor ise, Sivasspor’u maçın son dakikalarında buldu golle, 1-0 da olsa geçmeyi başardı. Bunda rakibinin dokuz kişi kalması da önemli bir etkendi. Genel olarak bakıldığında, aslında son sıraları ilgilendiren maçlar olarak, önem arz etmekteydi. Buna karşın yenilen takımlar, herhangi bir refleks gösteremediler.
Cumartesi oynanan müsabakalarda ise; Antalyaspor, deplasmanda Hatayspor’u 3-2 yenmeyi başardı. 6 Şubat depremlerinin yıldönümü yaklaşırken, Hatayspor’un artık ligde kalma umudu yavaş yavaş tükenmeye başladı. Hatayspor’un her puan kaybında, depremde, karanlıkta “sesimi duyan var mı” nidaları kulağıma çalınıyor. 6 Şubat’ta anmalar olacak. Depremde kaybettiklerimiz için dualar edeceğiz. Ya geride kalanlar… Giden, gider de, geride hep kalan mı tükenir? Hükümet yanlısı medyalar, yine şöyle yaptık, böyle yaptık diye yayınlar yapacak. Mağdur olanların sesi bastırılacak ve susturulacak. Yerine getirilemeyen sözler, yine havada uçuşacak. Ve yine geride kalanlar tükenecek. Ve şehirler kendilerini yine bir Anka Kuşu gibi küllerinden yaratacak. Günün ikinci maçında, Kayserispor ile Trabzonspor 0-0 berabere kaldı. Haftanın tek golsüz biten maçıydı. Gol olmayan maçları, meyve vermeyen ağaçlara benzetiyorum. Bu maçta onlardan biriydi bana göre… Günün son maçında Başakşehir, ligin acar takımlarından Samsunspor’u 4-0 gibi farklı bir skorla yenmeyi başardı. Farkı Başakşehir’in başarılı santraforu Krzysztof Piatek, 3 gol atarak yarattı.
Pazar gününün ilk maçında, tam 8 gol vardı. Kasımpaşa, deplasmanda Adanademirspor’u 5-3 yendi. Kasımpaşa’nın zaten bu maçı alması bekleniyordu. Gereğini yaptı diyebilirim. Mavi Şimşekler, daha önce dile getirdiğim üzere, bir alt ligde mücadele etmeye daha yakın artık… Günün ikinci maçında, Göztepe korosu, İzmir Marşını söylemeye hazırlanırken, Alanyaspor’un borusu öttü. Taraftarının yoğun desteğine rağmen, 1-0 mağlup oldu. Haftanın sürpriz sonuçlarından birinin altına imza attı. Son maçta, Fenerbahçe, büyük favori olarak çıktığı maçta, Rizespor’u, 2-0 geriye düştüğü ve intiharın eşiğine geldiği maçta, rakibinin de 9 kişi kaldığı maçta 3-2 yendi. Kıyamette işte o anda koptu. Karşılıklı açıklamalar, suçlamalar, iddialar gırla… Fenerbahçe yeni transferlerinin hepsini sahaya sürdü.
Ara transfer sezonu açıldı. Paralar yine havada uçuşuyor. Haaa… Bu arada sadece takımlarımız değil, siyasi partilerde, milletvekilleri transfer ediyorlar. Geçen hafta, namusu şerefi üzerine Ak Parti ile mücadele edeceğine söz veren Meral Akşener’in yol arkadaşı Kürşat Zorlu, AKP’ye katıldı. Şaşırdık mı? Hayır. Buna karşın, yılların milliyetçisi Cemal Enginyurt ve Salih Uzun da CHP sıralarında muhalif olacak artık… Hayırlı, uğurlu olsun…
Bu haftaya damga vuran olaylardan biri de müsabakalardan, toplam 5 oyuncunun ihraç edilmesiydi. Beş sayısı sadece oyuncularından ihraç edilmesinden ibaret değildi. Bundan sonra ihraç ve beş sayısı yan yana gelince, bana mutlaka teğmenlerimizi hatırlatacak artık… Asla unutmayacağız. “Dünya beşten büyüktür” veryansın savının karşısında artık, halkın gözünde ve vicdanında, 5 teğmen almış olunan adaletsiz bir karardan daha da büyüktür, gerçeği olacaktır.
Beş rakamı sadece bundan ibaret değildi. Takımlarımız oyuncu alıp, oyuncu gönderirken, futbolcu enflasyonu doğal olarak arttı. Sadece futbolcu enflasyonu mu? Ocak ayı enflasyon rakamları açıklandı. Tüik rakamlarına göre enflasyon 5,03 olarak belirlendi. İnandık mı? Hayır. 176 ülkenin yıllık enflasyon rakamları, yaklaşık bu civarda… Sıralamada dünyada en kötü 10 ülke arasında yerimizi koruyoruz.
Haftanın son maçında, lider Galatasaray, tıpkı geçen hafta gibi, bir atarak 3 aldı. Deplasmanda, ligin başarılı ekiplerinden Gaziantepspor’u 1-0 yenmeyi başardı. Bu maçta da yine birçok tartışmalı pozisyonlar vardı. Yine konuşulacak. Yine yangın yeri ortalık… Yangın deyince, Kartalkaya yangını unutturulmaya çalışılsa da, biz yine hatırlatacağız. İçişleri Bakanı, 10 gün içinde sorumluları bulacağız diye, açıklama yapmıştı. Geçeli çok oldu. İstifa yok, sorumlu yok. Turizm Bakanı etrafı çok acayip kesiyor. İstifa kelimeleri ortalıkta dolaştıkça, adaylar mest olup, kendinden geçiyor. Ateş yine düştüğü yeri yakıyor.
Şampiyonluğa aday takımlar, öyle ya da böyle maçlarını kazanıp, mutlu oldular. Nazım Hikmet, şu günlerde yaşasaydı eğer; “Bana mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin” sorgusunun yerine, mutlaka “Bana torpilin resmini yapabilir misin Abidin” sorgusunda bulunurdu. Abidin Dino’da cevap olarak, “Ben yapamam, kopya olur. Zira Ak Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin, hâkim ve savcı atamasında yeğeni Arif Dağhan’ı, Cumhurbaşkanı’na takdim ederek, zaten yaptı”, cevabını verirdi.
Takım tutmak, maçlar, spor filan Türkiye’de Kürdili Hicazkâr Makamı’nın son faslı…
Önceden şenlikte, kumpanyalarda filan cambazlar gösteri yaparmış. Seyredenlerin arasında da yankesiciler dolaşırmış. Milletin ceplerini boşaltırlarmış. Seyretmeyenlerin yanına da sokularak, “Cambaza bak, cambaza beee” diyerek, gaz verirler, bu arada ceplerini boşaltırlarmış.
İşte! Türkiye’de de futbol bundan ibaret… Onun için çok da şeye gerek yok.